Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • (3)

    Bir moda anlayışı ve havası ile sosyal hayatımıza giren peçe ve çarşaf; bilahare yobaz zihniyetin elinde, bir dini örtünme şekli imiş gibi kabul edilmiş ve Müslüman kadının böyle acayip şekilde örtünmesi adet haline getirilmiştir.
    Peygamberimiz tarafından daha hayatta iken Cennetle müjdelenen Hz. Ayşe, bilindiği gibi, yüzü açık olarak gezmiş 1'inci Murat devrine kadar da islam ülkelerinde çarşaf ve peçe kullanılmamıştır.
    Peçenin tarihçesi bu olduğuna göre, hala Atatürk'e karımızın kızımızın yüzünü açtı, bizi kafir etti gibi saldırılar neden?
    Peçe ve çarşafın islamiyet ve dini inanışla hiçbir ilgisi olmadığı gibi iffet ve namus düşüncesi ile de hiçbir ilişkisi mevcut değildir. Zira yüzü açık olarak gezen bir hanım, gittiği her yerde, herkes tarafından tanınabilir ve attığı her yanlış adımın derhal görülüp duyulacağını hesaba kattığı için tutum ve davranışlarında çok daha dikkat eder. Amma, çarşafa girip yüzünü de gizleyen bir kadının tabiatında ahlaksızlık varsa, ne fırıldaklar çevirdiği anlaşılmaz. Bu' kadının kimin nesi olduğu da bilinmiyeceği için, mayasında ahlaksızlık bulunan bir kadının kötü yola sapmasına, çarşaf ve peçe yardımcı bir şer aracı olur.
    Tarih: 20 Ocak 2008 01:43 Ekleyen:
  • (4)

    Bazı hıristiyan ülkeler belirli zamanlarda tertipledikleri karnaval eğlencelerinde kadın erkek yüzlerine maske takarak istedikleri gibi eğlenir ve yüzünü bir kere dahi görmediği cinsten insanlarla aşıkdaşlık yaparlar. Anamızı bacımızı ve karımızı karnaval kıyafetinden kurtarmak istiyorsak derhal yüzlerindeki maskeleri çıkarmalı ve hakiki kişiliklerine" ve,' kimliklerine kavuşmalarını sağlamalıyız. Her tarafını örterek kimin nesi olduğunu gizleyen kötü ruhlu bir kadın için, çarşaf ve peçe, bulunmaz bir karnaval maskesidir.
    Atatürk bu durumu herkesten daha iyi bir şekilde anlamış, Türk kadınının herhangi bir zan ve şüphe altında kalmaması için, onun yüzünü açmasını ve islamiyetin de emri üzere giyinmesini istemiştir. Onun bu sosyal devrimi dinimizle hiçbir çelişme göstermedikten başka ulusumuzu, içine düştüğü safsata ve saçma inançlardan da kurtarmıştır.
    Nur Suresi’nin ek eklere olan mesajı:
    Dişi menülere bakarken sizler filtreli gözlüklerinizi takıp gözlerinizi haramdan sakınınız.
    Tarih: 20 Ocak 2008 01:43 Ekleyen:

  • Verda albümünden

    Fıkra bu ya, geçen yıl Avrupa Dışişleri Bakanları Meis Adası’nda buluştuklarında ortamın rahatlığına kapılarak, “Gelin Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’nin üyeliği konusunda değişik bir yol izleyelim. Size bir yol izleyelim. Size bir soru soralım, bilirseniz üye olun” diyorlar.
    İlk soru, Bulgaristan Dışişleri Bakanı’na soruluyor.
    “İlk atom bombası hangi yıl atıldı?”
    “19 45”. Alkışlarla Bulgaristan üye oluyor.
    İkinci soru Romanya’ya.
    “İlk atom bombası nereye atıldı?”
    “Hiroşima’ya.” Alkışlarla Romanya da Avrupa Birliği üyeliğine kabul ediliyor.
    Sıra Türkiye eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e geliyor.
    “Hiroşima’da ölenlerin isimlerini ve yaşlarını söyleyebilir misiniz?”

    neler oluyor hayatta
    ah bir de bu rüya gerçek olsa
    sabah olup uyanınca….
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:38 Ekleyen:
  • Chp genel merkezinde bulunan toteminin ha harfinin  yanmayan lambalarının yerine yenileri takılmış.
    Bilkentten Nil
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:37 Ekleyen:

  •                               ŞŞŞŞ  !! 
                                  1ONE DOLLAR


    Bilirsiniz, İtalyan milli piyangosunda 13 numaralı bilet basılmaz.Fransızlar hiçbir sokakta hiçbir eve 13 numarayı vermezler,Uluslar arası hava yolları 13. sırayı pas geçerler.

      Bize gelince, “ Fatih Sultan Mehmet’in İstanbulu fethettiği 1453 tarihini oluşturan rakamları toplarsak 1+4+5+3= 13 çıkar.”İşte ondan Hıristiyanlar 13 rakamını sevmezler diye bir iddia  ortaya atılırsa da 13 rakamının uğursuzluğu konusunun bırakın İstanbul’un fethini,Hıritiyanlı ğın ortaya çıkmasından bile çok önce, İskandinav mitolojisinde yer aldığını biliriz.

      Ayrıca Hz.İsa’nın son yemeğinde 13 kişilik sofra kurulduğunu vurgulayan Hıritiyanlarda benzer bir yanılgıyı 2000 yıldır sürdürürler; bahsi geçen 13 kişilik sofra Valhalla şöleni diye Norveç efsanelerinde ayrıntılı olarak geçer.

      Hurafeyi safsatayı bırakıp günümüze gelelim,Türk klirasının Amerikan doları karşısında yüzde 13 devalasyonu göze alırsanız,13 pek de uğurlu gelmiyor insana doğrusu.

      Birde dolara göz atalım isterseniz. Alın bir doları, evirip çevirip uzun uzun inceleyin, Arka yüzünde bitmemiş bir piramit vardır. Ve bu piramit 13 kattan oluşur.Yanındaki kartal” Ameri can Eagle” bir pençesiyle 13 yapraklı 13 taneli bir zeytin dalı tutarken, öbür pençesiyle 13 oku kavramış gururla bize bakmaktadır.

      Bu  arada kartalın başının üzerindeki 13 yıldızı saymıyorum bile.Onlar işin cabası.

        Bütün bunlara rağmen Amerika’da hiçbir binada 13. kat olmadığı gibi,hiçbir katta 13 nolu oda bulamazsınız

      SİZCE 13 HAKİKATEN UĞURSUZ M
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:36 Ekleyen:
  • (1)

    Grand hotelin mutfağında bulunan
    Dönme dolabın içindeki fix-mönü
    R  o  d  e  o !
    a ç   k a p a – a ç   k a p a    a r t e m a

    İspanya’daki matadoR arenaya seslendi
    “T Ü L B E N T”
    “sayın bahriyeli siz neden M. Larus kaynak-
    larına bakmıyorsunuz.”
    Dedi dedi.
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:34 Ekleyen:
  • (1,5)

    Kadının örtünmesi :
    Peygamber devrinde ilk örtünmeler sadece kendi hanımları için uygulanmış bilahare diğer müminlerin eşleri de aynı örtünmeye tabi tutulmuşlardır. Ahzap suresi 59'uncu ayet "Ey peygamber eşlerine ve kızlarına  ve iman edenlerin kadınlarına de ki, dışarı çıkarken üstlerine örtü alsınlar, bu onların tanınmalarına, tanınıp  da incinmemeleri için en elverişli olanıdır."
    Bu ayet nazil olmadan önce müslümanlığa henüz girmemiş olan cahiliye dönemi Arapları, müslüman (mümin) kadınlara kasten sarkıntılık ediyor ve yakalandıklarında da "Biz bu hanımın müslüman olduğunu bilemiyorduk" diye mazeret beyan ediyorlardı. işte bu devam edip giden olaylar üzerine, mümin kadınların tanınması için bu ayet, indirilmiştir .
    Daha sonra islam imparatorluğu büyüyüp, zenginleştikçe (çeşitli milletler islamiyete girmiş) ve böylece Aristokrat bir sınıf türemiştir. Zengin saraylarında, arap kızlarından daha güzel ve seç kin kadınların çoğalması sonucu olarak da yabancıların hayvani tutkularından bu kadınları uzak tutmak için Müslüman  kadınlar, Nur Sure'sinin 31'inci ayetinde bildirilen biçimden de daha kapalı bir kıyafete sokulmuştur.
    Nur Suresinin 31 'inci ayeti "mümin kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, süslerini göstermesinler, baş örtülerini yakalarının üzerine koyup boyunlarını örtsünler .....” hükmünü taşımaktadır. Bu ayette yüzün örtülmesi istenmemiştir.
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:33 Ekleyen:
  • (2)

    Cahiliye devrinde arap kadınlarının davranışları çok dikkat çekicidir. Bizzat Hz. Muhammed tarafından verilen vaizler sırasında dahi bu arap kadınları gayet laubali bir şekilde yarı çıplak ve tahrik edici eda ve pozlar içerisinde yerlere uzanarak Peygamberi dinlediklerini biliyoruz.
    Peygamber, bu tür hayasızlıkların kadınları adileştirdiğini görüyor, onları vekara davet etmek için ve erkeklerin de hislerini kontrol altında tutabilmek maksadiyle yaşanılan çağın ihtiyacından dolayı yarı beline kadar çıplak dolaşan cahiliye devri kadınları için bu tedbirleri alıyordu.
    Bugün kadınlarını kapatmış her toplumun geri kaldığı bir gerçektir. Kadını çarşafa sokan erkekler farkına varmadan kendi analarının ve bacılarının iffet ve namus duygularına güvenleri olmadığını; medeni bir şekilde giyindikleri takdirde erkeklerin hemen onlara sarkıntılık edeceklerini ve bu hal karşısında da onların kendilerini koruyacak güçte olamadıklarını kabul ediyorlar demektir. Her erkeğin rastladığı kadını baştan çıkarmaktan gayri düşüncesi olmadığını peşinen kabul etmek (inandığı din ne olursa olsun) bütün erkeklere hakaret manasını taşır.
    Uygar toplumlarda erkekleri saldırgan; kadınları da birer aceze olarak düşünüp kabul etmek dinimizin ve Peygamberimizin tasvir ettiği islam kadını ve erkeğini reddetmek olur. Toplumun iki temel unsuru olan kadın ve erkeğin, her an cinsel duygularla dolup taştığını kabul etmek ve iki unsurun münasebetlerine daima bu açıdan bakmak esasen islamiyetin dışına çıkmak demektir.
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:32 Ekleyen:
  • (3)

    Örtünüp kapanmakla iffet duygusunun artacağını zannetmek şüphesiz yanlıştır. iffet duygusu zayıf bir kadının, örtünmesi (çarşaf ve peçe ile) onun günah işleme meyilini daha da artırır. Ayrıca kapanan bir kadın, kendini göstermek eyiliminden kurtaramayacağı gibi kapalı kadınlar' karşısında erkekler de onları gizli gizli görebilmek imkanını araştırmaktan geri kalmayacaklardır. 
    “Kadını kapatmakla onları birer aciz, bilgisiz ve cemiyet dışında tutulması gerekli bir eşya haline getirmiş oluruz. Bu tür kadınlar da kocalarının ve çocuklarının gözünde her an günah işlemeye hazır bir zavallı durumuna sokulmuş olurlar. 
    Türk ve Müslüman evlerini kümes kanunu ile idare etmek; Allah'ın kadınlara verdiği çeşitli haklar karşısında Türk toplumunu dengeli bir aile yapısından yoksun bırakır ve milletimizi bir "yığın" ve bir "sürü" haline getirir. Kadının iffet, onur ve namus duygusu onu kapatmakla değil, fakat, iyi bir eğitim ile sağlanır.
    Hz. Muhammed'in amacı, cahiliye devrinde dişiliklerinden başka hiçbir şeye malik olmayan kadınları ve kadınlığı yüceltmek, onlara vekar ve ağır başlılık kazandırmak, onları hukuken korumak; cahiliye döneminin kadınlığı inciten adi alışkanlıklarından kurtarmaktır. Hayatın her bölümünde kadın ve erkek, kendine düşeni yapmak suretiyle uygarlaşma yolunda ilerlemek İslamiyetin de emridir.

    Dinimiz neyi emrediyor
    ATATÜRK
    Ne yaptı?
    Em. Tümgeneral
    Turhan OLCAYTU
    1984
    sayfa 218-219
    Tarih: 18 Ocak 2008 09:32 Ekleyen:
  • Belki size de gelmiş olabilir. Hani şu elden ele, adresten adrese dolasan dosya ekli mailler var ya.
    İşte onlardan bir tanesi 1911’li yıllardan siyah beyaz fotoğraflarla günümüze kadar renkli fotoğraflar ile “Niagara” şelalesinin görüntüleri.
    Başlangıçta pek de yüksek olmayan bir yerden dökülen cılız bir su ve dev inşaat makineleri ile kazı yapılan şantiye görünümünde bir yer.
    Resimleri ilk gönderen kişi soruyor. “Niagaranın doğal olduğunu mu düşünüyordunuz?”

    Ne diyeyim? Eğer adamlar öyle bir yerin görünüşte doğallığını bozmadan orasını rüyalarda bile görünmeyen bir güzelliğe kavuşturmuşlarsa bana şapka çıkarmak düşer.

    Ecnebiler cehennemi cennete, bizler cenneti cehenneme çevirmede ustayız.

    Not:(bu yazı herhangi bir siyasi amaçla yazılmadı ve benim bu görüşüm her dönem geçerli.)
    Tarih: 17 Ocak 2008 16:56 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!