(2)

3. Kamu kuruluşlarında çalışan bazı site yöneticileri akşamları servisten inince (aselsan başbakanlık emekli sandığı) bazı kapıcı arkadaşlar onları servisin kapısında esas duruşta karşılayıp evrak çantalarını sitenin kırmızı halılarına kadar taşıyıp neden bize angaryadan kötü örnek oluyorlar.
4. Alacaatlıdaki eski köşkün donattığı Yavuz abinin, kakılmış çilli horuzun eski kıratı esatı çaktırmadan bugünlerde bizim siteye uğrayıp duruyor. Yoksa yeni bir sosyal demokrat kırat partinin nal sesleri mi geliyor Çayyolu’ndan.
5. Dünyanın hangi imparatorluğunda bugün yakın çağda kapı kulu mesleği var? Var ki bizim milletimiz padişah soyundan geldiği için mi efendi-köle ilişkisini belden bırakmıyor.
6. Çayyolu ve Ümitköy’de bazı büfeler ve emlak ofisleri bizim bazı arkadaşlara kurbanda koç hediye ediyorlar. Bu iş Süleyman abi sevap mıdır, rüşvet midir Danıştay’a göre?
7. Bizim sitede ilişkiler bilirkişisi uzman bilirkişi bir abla var. Sitemizin içinde emlak işi yaparsam tazminatsız kapının önünde bulursun kendini diyor. Sitenin içinde işi gücü bırakıp emlakçılar adına 2. bir iş yapmak başka sitelerde satılık ve kiralık daire aramak iş kanuna göre suç mudur acaba?
8. Doğalgaz, elektrik, su, kira her şey dahil bedava diye site yöneticisi bey beni özel uşağı sanıp 24 / 24 Koru nöbetçi ecz. (!) sanıp kızının iş yerini bile pratikerden bana düzenletiyor. Evini bana temizletiyorlar. Yönetici ve ailesine çalıştığımızı kimse bilmiyor, görmüyor.

B İ R İ  H A R -İ Ç .

14.75’li iş
Çinçin : Tutti frutti sitesinin
Açılış ve kapanış müziği

AHMET ÇAKAR'LA ŞANSA BAK YARIŞMA PROGRAMI;
SORU ;
İSLAMDA ŞEHADET PARMAĞI HANGİSİDİR?
A.ÇAKAR YARIŞMACI BAYAN'A YANINDA BULUNAN YAŞLICA BİR BEY'DEN YARDIM ALABİLECEĞİNİ SÖYLÜYOR
YAŞLI BEY;-KIZIM SEN HİÇ NAMAZ KILMADIN MI?  BU SORUNUN CEVABI (ORTA PARMAKTIR)(GÜYA YARDIMCI OLMAK İÇİN SÖYLÜYOR)
BAYAN YARIŞMACI DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNEREK SEÇENEKLERDEN ; Orta Parmaktır diyor.Hiç olmayacak bir şey söylüyor.
A)ORTA PARMAK, B) BAŞ PARMAK  C)YÜZÜK PARMAK   (D)İŞARET PARMAĞI (sorunun doğru cevabı)
YANİ BU KADAR CAHİL BİRİLERİNİ ÖZEL Mİ SEÇİYORLAR DA YARIŞMACI YAPIYORLAR ANLAYAMADIM.
SEYİRCİLERLE DALGA GEÇER GİBİ

                           4

       SON SÖZ BEYDABA DAN  [LA FONTEN DE OLABİLİR]


     Leylek tilkiyi yemeğe misafir etmiş,sofrada ancak kendi  gagasının girebileceği uzun  ve dar kaplar varmış,onca çeşit yiyecek varken,kendine uygun kaplar bulamayan tilki aç bilaç evine dönmüş(tabiiki tilki bunun altında kalmamış) Yalnız derdime derman bana hikayenin bu kısmı.Sosyal Sİgortaları BAĞKURU BİR bünyede topla,tüm hastahane kapılarını aç halka sorgususuz sualsiz(parmağına diken batana bile,sevksiz).Alt yapı hazırlanmadan,personeli hazır etmeden,TIP fakültelerinin yoğunluktan çanına ot tıkayaraktan.Kapı açmak yeterli değil leylek misali arkamıza baka baka dönmek var işin ucunda,derdimize deva bulmadan.Tekrar sağlıkla kalın....

SOSYAL OLMAYAN SOSYAL  GÜVENCE  3

   Bu elbise bu bedene dar ...Her hastahaneden herkes yararlanabilirmiş,masalı koca bir yalan.ÖZEL HASTAHANELERE eliniz de   sağlık karnenizle gidin de bir görün ne kadar yararlandığınızı.Tıp fakülteleri taşıyamaz hale gelirken bu yükü özel labratuar ve tıbbı görüntü merkezleri el yakıyor ve bomboş.Bu fakültelerdeki doktorları yılın süpermenleri olarak seçmek gerek.BU YOĞUNLUĞA NE KAFA NE BEDEN DAYANIR.Herkes bütün sağlık kurumlarından yararlanır öylemi,yeşil kartlısı,bağ kurlusu,emeklisi.AAAAA... BİRDE emekli maaşları fazlaymış biliyormusunuz azaltmayı  emretmiş avrupalı.Gençler siz şimdiden tedbirinizi  alın para en çok yaşlılıkta lazım insana.Öyle tatil,seyahat gibi şeyler için değil taksi ve sağlık giderleri için.Anlaşılan yaşlanmıyacak baştakiler ama ne beis hakikaten bütün sağlık kurumları hizmetinde onların.Eğer yoksa paranız yaşlanmamak için Tanrıya dua edin.  Yoksa konforlu bir yaşlılık sizden çok uzaklarda olacak bu gidişle.En iyisi hepiniz sağlıkla kalın.

SOSYAL OLMAYAN SOSYAL GÜVENCE     2
 
    Tetkikler hazırlanmış hastahaneye dönüyorum.Her seferinde ana baba günü,hani iğne atsan yere düşmeyecek.Sonuçları doktoruma göstermek ve hastahanede yapılcak başka bir tetkik için sabah 8de ordayım.Uzaklarda gelenlerle beraber.Oturduğum sıranın bititşiğinde genç bir çift 3-4 yaşlarındaki çocuklarını getirmiş belliki geceden gelmişler eşlerden biri sıraların üstünde uyumaya çalışıyor ,diğeri çocuğu düşmesin diye sıkıca örtüğü bebeğinin başında nöbette. KAPILAR açılıyor ve bir insan seli halinde bölümlerimize giriyoruz.Gözüm o minik yavruda ,tetkik yapılana kadar su içmemesi gerekiyor,yanında aynı dertten muzdarip yaşıtını  teselli ediyor,elindeki balonu ona uzatıyor, "
"ağlama ağlama" su istiyor küçük kız ama onunda içmesi o an yasak. Biz işlerimizi diğer bölümlerde bitirip  dönüyoruz,küçük çocuk ve ailesi hala orada,biraz önce küçük kızı teselli eden minik delikanlıda su istiyor huysuszlanıyor
sorduğumda ancak öğleden sonra tetkikin yapılacağını öğreniyorum.Baba yorgun ta çorumdan gelmişler gece yarısı anne üzgün ağlamaklı yavrucuk su diye inliyor.Yapacak bir şey yok, beklenecek.Burası tıp fakültesi,konsey var,ders var,araştırmalara ayrılacak  zaman görülüyor ki hastalara vakfedilmiş durumda.Fırtına gibi esiyor doktorlar ordan oraya yetişmek için,insanüstü bir güç gerek bu kalabaliğa genede nazik ve sabırlılar çalışanlar.Ama burası tıp fakültesi,ilmin bilimin araştırılacağı ,çok zamana ihtiyacı olan bir kurum.Ne gezer koridorlar dolu,günler dolu,salonlar dolu.Sevk kalktı ya başı ağıran da hastahanede ölümcül olanı da

SOSYAL  OLMAYAN SOSYAL GÜVENCE 1
               Eşimin ciddi rahatsızlığı nedeni ile hastahaneler doktorlar ve özel  Tıbbı Görüntüleme Merkezleri ile haşır neşirim bu sıra .İlerleyen yaşımıza rağmen uzun zamandır uzak kalmışız buralardan.YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİ ancak yarım yamalak okumuşuz gazetelerden,ancak damdan düşen halden bilir darb-ı meseli gibi başımıza gelince görebildik sıkıntıları çarpıklıkları.Özel sıkıntılarımı anlatacak değilim,hastahanelerde gördüklerim benimkileri aştı.İyiki bir kaç kururşumuz var yaşlılığımız için ayırdığımız diye,halimize şükrettik.
     Eşimin tetkiki için özel randevü almak için sıradayım önümdeki hanım aynı sebebten randevu alıyor ,ANCAK eylül ayına rendavu alabiliyor,irkiliyorum sebeblerimiz aynı zamanla yarışmak gerek,eylüle kimöle kim kala ,sırtımdan soğuk terler dökülüyor.Şöyle bir kulak kabartıyorum hanımın yeşil kartlı olduğunu anlamakta gecikmiyorum.Utana sıkıla özel randevü istiyorum hemen ertesi güne alınca usulca bir suçlu gibi ordan uzaklaşıyorum.Sanıyorum ki özel olunca bütün tetkik randevularımı böyle alacağım.Birkaç gün sonra başka bir tetkik,tıbbı görüntü için özel randevu almaya gidiyorum tam bir birbucuk ay sonraya gün verebiliyorlar,özel olması da bir işe yaramıyor zamanla yarışıyorum,erken teşhis bizimkisi bekletmek aleyhimize.Sorup soruşturup özel bir görüntü merkezi buluyorum ve tıbbı görüntülerimizi orada çektiriyorum.Bir bürokratın alacağı bir aylık maaş karşılığı bedeli ödüyorum.Varan 1 biz eskiden hastahanelerde yaptıramadığımız tetkikleri ,anlaşmalı kurumlarda yaptırıp Emekli Sandığından paramız ödenird

(1)

kim bunlarrrrrr kim ?

Ahmet Taner KIŞLALI mahallesindeki
29 yıllık L A G O S’ UN
torik etli peçeli dansözlerine (M Z L group)
ithaf

Peçe’nin tarihçesi :
Peçenin tarihçesini inceleyince göreceğiz ki, Nur suresinin 31'inci ayetinde müslüman kadın için tarif edilen örtünme ile peçe ve çarşafın hiçbir ilgisi yoktur.

(1.25)

Bu konuya temas etmekteki maksadımız bilhassa güneydoğu illerimizde hala peçe takmaya hevesli olan, peçeyi dinimizin bir parçası gibi kabul edenlerin bulunmasıdır.
Şikari isimli tarihçi,el yazması (Karaman tarihinde, 110'uncu sahifede) peçenin toplum hayatımıza girmesini şu şekilde anlatmaktadır:
“ Karamanoğlu Alaaddin; Hamit oğlu İlyas diyarını katliam ettiğinde burada bulunan üç kabile "ki bunlar Türkmen oymaklarıdır. " Osmanlıların diyarına firar ederek sığınmışlardır. O zaman Murat Han; bunları görüp pek temiz ve uslu insanlar olduğunu anladığından, kendi şehrinde (Bursa 'da) yerleştirmiş idi. İşte bu kabile kadınları pek güzel olduğundan herkes bunları temaşe etmeğe "seyretmeğe "başlayınca ülemalar tarafından bu kabilenin hatunlarının yüzleri siper edilmesi "örtülmesi" emredilmiş idi. İşte ne vakit taşra çıksalar "dışarı çıksalar" o kabile hatunları yüzlerini siper ederler idi. Fakat bu hal sonradan diğer kadın ve kızların da "Bursa 'lı hanımların" pek hoşuna geldiğinden, herkes daima güzelce her tarafını örtmeğe başladı.”
Şikari isimli tarihçinin, bundan 600 küsür yıl önce peçe hakkında yazdığı tarihi gerçek bunlardır.
Malum olduğu üzere Osmanlı imparatorluğu, yıkılan Selçukıilerin yerine geçmiş ve yaptığı fütuhatlarla, bir taraftan Anadolu 'daki dağılan Selçuki beyliklerini kendi egemenlikleri altına alırken, diğer taraftan da Trakya ve Balkanlara doğru genişlemeğe başlamıştı. Osmanlı hakimiyetine en geç giren beylik, Karaman Beyliği "Merkezi Konya'da" olmuştur.

(1,5)

Türkmen kabilesinden üç oymağın Bursa'ya sığınması olayını anlatan tarihçi Şikari’nin de belirttiği gibi yukarıdaki tarihi olay 1 'inci Murad 'ın (Murad-ı Hüdavendigarın) 3’üncü Osmanlı hükümdarı olduğu 1360-1389 yıllarına rastlamaktadır .
Türkmen boyundan gelen kızların hakikaten çok güzel oldukları bugün dahi bilinen bir gerçektir. Demek ki,o tarihte -Bursa 'ya sığınan bir kabilenin çok alımlı ,çalımlı- ve güzel olan kızları, Bursa 'Iı delikanlılar tarafından fazlası ile rahatsız edilmiş ve o derece ileri gidilmiş ki, nihayet bu mesele ülemaya kadar aksetmiş ve Türkmen erkekleri ile Bursalı bıçkın delikanlıların arasında bir arbedenin çıkmasına ve şehrin asayişinin bozulmasına ramak kalmış. Bunun üzerine bir tedbir olarak Türkmen kız ve kadınlarının yüzlerini örtmesi bir fetva ile bildirilmiştir.

(2)

Yüzleri peçeli olarak dışarıda gezmeğe başlayan Türkmen kızlarının bu hali şüphesiz, Bursa 'lı hanımların derhal gözüne çarpmış ve bunların neden örtündükleri, merak konusu olmuştur. Araştırma sonunda Türkmen hanımlarının çok güzel olduklarından dolayı ülema emriyle böyle örtünmek zorunda kaldıkları anlaşılınca, Bursalı hanımlar tabii bir kıskançlığa düşmüşler ve güzellik bakımından onlardan daha aşağı olmadıklarına inandıkları için (Bir kısmı, kendilerinin de Türkmen kızı zannedilmesi için) onlar da peçe takmaya başlamıştır ve hatta daha da ileri giderek bir kısmı çarşafa bürünmeyi tercih etmiştir.
Bu tarihe kadar ne Türk ve ne de islam töreleri arasında peçe ve çarşaf asla mevcut değildir. Bir moda olarak sosyal hayatımıza bu şekilde girmiştir.
Bugün dahi birçok moda yaratıcıları, hanımların kıyafetlerine büyük ölçüde tesir etmektedir. Ama dikkatte tutulacak bir nokta vardır. O da Modanın yalnız şehir ve kasabalara etki gösterdiği halde köylere girememiş olmasıdır. Nitekim o tarihte de böyle olmuş ve Anadolu'nun köylü kadınları bir moda salgını olan çarşafa ve peçeye asla itibar etmemişlerdir., Bu sebeptendir ki, şu anda hiçbir Türk köyünde çarşaf ve peçeye rastlamak mümkün değildir.