Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • ATATÜRK DİYOR Kİ   (ANLAYANLARA TABİİ Kİ)!

    İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

        Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

        Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir.  Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

       Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.
    Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

       Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. 

        Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.
    Tarih: 08 Şubat 2008 17:42 Ekleyen:
  • GÜNÜN SÖZLERİNDEN SEÇMELER

    Başarı istediğini elde etmek, mutluluk ise elde ettiğini sevmektir. Anonim

    Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.
    Özdemir Asaf

    Paylaşılan bir sevinç iki kat olur, paylaşılan bir acı yarıya iner.Cicero

    Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendisini değiştirmeyi düşünmez.V.Hugo

    Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.Mevlana

    Eğitimin kökleri acı fakat meyveleri tatlıdır.Aristotale

    Mutluluk elin erişebileceği çiçeklerden bir demet yapma sanatıdır.B.Goddar

    Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır.
    S.Fobes
    Tarih: 08 Şubat 2008 17:39 Ekleyen:
  • Ah! Tamam, oldu, bak gözlerim doldu.
    Erdoğan amcam Almanya’da bizim felsefemizde yaratılanı yaratandan ötürü sevmek var dedi. Erdoğan amcam o yanılmıyorsam Yunus Emre’nin felsefesi. Yunus Emre ise Türk olmasına karşılık inancı alevi veya Bektaşi’dir.
    Herkes bilir ki Yunus önce Hacı Bektaşi Veli’den nefes istemiş, Hacı Bektaşi Veli’de Yunus Emre’yi Taptuk Emre dergâhına yönlendirmiştir.
    Oysa sizin yandaşlarınızın Alevi ve Bektaşileri İslam’dan saymadığı alenen meydanda ve sizinde bu güne kadar onları kınayan bir açıklamanız olmadı.
    Şimdi nasıl oluyor da bir alevi felsefesini kendinize mal ediyorsunuz?
    Tarih: 08 Şubat 2008 10:04 Ekleyen:
  • (1)

    Komşumuz
    Bekçi Hüsnü Baba’ya
    İ t h a f dır.

    Güle Güle 156
    Welcome 155

    Nünü'lü Renoessansının "82 Tasalı" yıllarını bir düŞünürsek, o yıllarda panzerlerden sıkılan ve adına Fruko denilen gazsız Sensun gazozlarına ve bu asidik likitlerin püskürtülme yöntemlerine nazaran, günümüzde kolej çıkışlı emniyet güçlerimizin, artık sokak gösterilerindeki tüketicilerine daha modern bir konfor anlayışını esas alan hizmetler sunduğu bir gerçektir.
    Tarih: 08 Şubat 2008 03:41 Ekleyen:
  • (1,5)

    Değişmeyen tek şey değişimin kendisi. .. ihtilal dönemi gençleri bunu iyi bilir. 80'li yıllarda bir kış gecesi, Sıhhiye - Sağlık Sokak arka cephesinde, Kirmir Apartmanı giriş katı dairesinin kapısı kuvvetle çalınır. Burası dört gencin paylaştığı bir bekar evidir. Misafir beklemeyen ev halkı şaşkın yüz ifadeleriyle birbirlerine bakarken, aralarından biri kapıyı açmak üzere öne çıkıp antreye yönelir. İçinde garip bir sıkıntıyla; - nereden mi biliyorum? Çünkü kapıyı açmaya giden o genç adam bendim ... ve bundan sonra olanları kendi ağzımdan anlatacağını ...
    Kapıyı açtığımda, içeri girmek için davet edilmeyi beklemeyen ve bir yandan da omzumun üzerinden içeriyi süzen orta yaş üzeri üç adamla karşılaştım. "Çekil bakalım genç" dediler, "İhbar var; arama yapacağız." Ben kendimi çok önemli bir vatan evladı olarak görmüş olmalıyım ki, "Buyurun." demiş bulundum, "Ben arkadaşlara kefilim." Kefaletin garantisi belgelenmeli elbet ... ve ihtilal yıllarının en önemli ihanet belgeleri daima kapağında, kıyısında, bazen tek bir cümlesinde ya da kelimesinde görece kanıtlar aranan kitaplar olmuştur. Bilinen sahne o akşam da aynen yaşandı ve hiçbir karanlık bağlantısı olmayan bir grup gencin kitapları talan edildi. Adamlar kitapları ortaya yayıp orasından burasına gelişigüzel bakıp kendilerince bir fikir ediniyorlar. Biz de kenarda durup olan biteni izliyoruz.
    Tarih: 08 Şubat 2008 03:41 Ekleyen:
  • (2)

    Bu arada sonradan adının 1. Şubeden Azmı bey olduğunu öğrendiğimiz şube müdürünün en kıdemli adamı, bir kitabı alıp tak diye açtı.Artık tesadüf en neresi geldiyse iki satır okudu okumadı; yüzünde sinirli bir ifade, "Kimin lan bu gomünist kitap?" diye kükredi. Kenarda olduğumuzdan kitabın kapağını göremiyoruz. Biraz yaklaştım komiserin elindeki kitabın içinde "Hostesler Moskova' da" bölüm başlığı. .. "Allahhhh ... " dedim içimden, "İyi sen arkadaşlarına kefilsin de; sana kimler kefil olsun şimdi?"
    Kitap benim olmasına benim de, siyasetle doktrinle alakası olmayan bir kitap ... O yıllarda çalıştığım iş yerinde konaklayan hostes arkadaşlardan birinin hediye ettiği bir kitap ... kitap, uçuşların bu ağır işçi emekçilerinin uçtukları devletlerin başkentlerinde konakladıkları Grand otellerde yaşadıkları maceraları mizahi bir bakış açısıyla anlatan bir Aziz Üstel çevirisiydi. 'hostesler moskova' da bölüm adı da oradan geliyor ... şeytanın gör dediği şansa bak ki komiserin eline düşen kitabın tam da o bölümde
    açılacağı tuttu...
    İşte o anda ben az önce kapıyı açtığımda verdiğim kefalet garantisinin ardından komisere bu kitabın içeriğini nasıl anlatacağımı düşünürken, siyasi içerikli kitapları köşeye yığılmış olup bu geceyi zaten şube'de geçireceği kesinleşen ODTÜ'lü arkadaşımın sesini duydum "Kitap benim komiserim." 80'li yıllarda başkentte tek tabanca mücadele veren genç bir adamın belki de en çok yardıma ihtiyacı olduğu anda uzatılan asil bir el…Ben BU yardımı hiçbir zaman unutmadım.
    Tarih: 08 Şubat 2008 03:41 Ekleyen:
  • (3)

    Sonrasında, "Hostesler Eğleniyor", komiser tarafından kalın kaplı doktrin kitaplarıyla birlikte zabıt tutulup zimmetle teslim alındı ve arkadaşla birlikte Şube'ye götürüldü. Kitaplar geri gelmedi elbet; ancak arkadaşımız sabah temiz raporuyla birlikte eve geri döndü. Benim kefaletimin garantisi resmen onaylanmıştı çünkü bizim evin komünistleri her sabah Ümit Besen'in  "Tahta Masa”sıyla uyanırlardı. Karşıyaka 06’dan Cumhur Ak-DEMİR dahil.
    Ancak hala bugüne kadar anlayamadığım bazı septik noktalar var.
    Tostez arkadaş bana bu kitabı neden verdi? Biiirrr ...
    İkiiii ... Kitabın özellikle Moskova Maceralarının abidik gubidik bölümünün tak diye açılıvermesinde bir art niyet aramalı mıydım?
    ÜÜÜççç ... Türkiye, Ümit Besen'in ihtilal dönemi Türk solu üzerindeki etkisini ve manevi şahsiyetini tartışmaya hazır mı?
    Güle güle 156
    Hoş geldin 155
    Unuttum: En sevdiğim ve taktir ettiğim polis müdürü Hanifi A V C I 'dır. Sayın Hanife AVCI gümrüklerde önceden gözüne kestirdiği kazlarla port(a)kıllı ördekleri zoomlayıp tüylerini yolmakla ünlü, dürüst ve düzgün bir polis şefi olarak bilinmektedir.


    Biz buradayız
    Neden olmasın
    İlçemize de be(k?)leriz, efendim.

    K? = kaymakam


    Saygılarımla
    Tarih: 08 Şubat 2008 03:40 Ekleyen:
  • Milli eğitim bakanına bir soru.
    Bakan bey ilköğretime arapça ve  tatbikatlı kabir azabı dersi koymayı düşünüyormusunuz?
    Tarih: 08 Şubat 2008 03:40 Ekleyen:

  • İ ç i ç e

    Yorumsuz: Herkes dünyayı düzeltmeye çalışıyor. Ya kendimiz. Bu müthiş motivasyon yazısını mutlaka okuyun! Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için elin gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra , gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti Önce dünya , haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna "Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim" dedi sonra düşündü; "Oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez." Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve "Baba, haritayı düzelttim artık sinemaya gidebiliriz" dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk; "Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İNSANI DÜZELTTİGİM ZAMAN DÜNYA KENDiLiGİNDEN DÜZELMİŞTİ. .. 

    Dünya delikanlı olsaydı zaten yuvarlak olmazdı.
    Tarih: 08 Şubat 2008 03:40 Ekleyen:

  • Duvar takvimi
    07.Şubat

    "geçmişten çok geleceği düşünmeliyiz,
    çünkü bundan sonra orada yaşayacağız."
    Thomas Browne

    Ü nl ü sözl er

    "Denizin dibinde
    incilerle t a ş l a r
    karışık bulunurlar.
    övülecek şeyler de
    kusur ve yanlışların
    arasında bulunur"

    Hz. Mevlana

    * * * *

    b ü y ü k  s ö z l e r

    adam sözünden
    hayvanlar yularından
    tutulur.

    Tarih: 08 Şubat 2008 00:19 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!