-
, İÇİMİZDEKİ A.İRLANDALILAR
da ha da ha
ne olsun
yuhhhh olsun
hijyen ayla gülen ay armadadan es-se den 95 yeni türk lirasına meyva mumlarını temizleme fırçası almışlar. nereden mi? anladım. 9.blok ana sayaca 390ytl su faturası gelirken bana tek kalemde sevgililer günü hatırına 126ytl su parası geldi.mausları göre göre Yemeye yemeye kurudun uğur dündar şimdi gel bu faturayı melih başkana ösen öde ---------------------------------------------
Eskişehir yoluna refüjlere yeni dikilen ağaçlarla ilgili gene cabanın görüşlerine başvurulmamıştır.
Tarih: 15 Şubat 2008 11:17 Ekleyen: Beğenme: 0
-
28 Şubat
Derin darbe
Renkli türkçe sinamaskop
Y a r ı s ı
14 Şubat
Sevgililer günü
2004 senesinde babacığımı
Uğurladığımız gün bugün
------------------------
Kıta DUR
Sağa sola dön
052
Orduya hoşgeldiniz
-----------------------
23 nummara
Temmuz 22' Lisine
23 Temmuz barış harekatı
Tarih: 15 Şubat 2008 11:17 Ekleyen: Beğenme: 0
-
KADIN ÜZERİNE
Yüce yaradanımız bizlere gönderdiği mektubunda,kadına doğru bakılmasını ister.
Mektubunda kadın ‘’ nisa ‘’ suresi bulunmasına rağmen peygamberlerin ismine verilenler hariç erkekler adına gönderilen sure bulunmamaktadır.
Oysa peygamber doğuran Meryem adına sure bulunması son derece düşündürücüdür.
Tarih: 15 Şubat 2008 11:14 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Korkulanların boşuna olmadığı anlaşıldı. Korkulanlar gerçekleşiyor. İşte masum türbanın sonucu.
"Kısa etek giyen öğrenci kızların bacağına yanıcı sıvı atıldı
Ali ŞEN- Mustafa ERCAN- Tolunay DUMAN/TARSUS(Mersin), (DHA).
Milliyet com tr
MERSİN’in Tarsus İlçesi’nde biri lise son diğeri ilköğretim okulu 6’ncı sınıf öğrencisi 2 kızın bacaklarına, eteklerinin kısa olduğu gerekçesiyle arkalarından gelen birkaç kişi tarafından şırınga ile sıvı bir madde püskürtüldü."
Tarih: 15 Şubat 2008 11:13 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Dünyanın en güzel çiçeği ne
orkid-e
E vitaminli
Sevgililer gününüz kutlu olsun!
Tarih: 14 Şubat 2008 13:01 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1)
B e n z e m e z k i m s e s a n a
S E V G İ
İnsanın başkasını kendisinde bulmasıdır sevgi.Özünde bilme, anlama, başkalarını yürekten tanıma vardır sevginin. Bir boşluğun doluşu, bir yokluğun varlığa dönüşü, bir eksikliğin giderilişidir sevgi. İnsanın kendi özünde başkasıyla bütünleşmesi, sevginin en belirgin özelliğidir. Sevgi bir yandan doğal, bir yandan da eğitimle kazanılan, insan özünü oluşturan, davranışlarını biçimlendiren: köklü bir eğitimdir. Onun doğal yanı içgüdüye, insanın etine kanına bağlıdır denebilir. Bu sevgi doğal ortamda bulunan yakınlık kurulmuş, ilgi duyul. muş, birlikte yaşanmış varlıklarla bağlantı biçiminde ortaya çıkar. Bunun okumakla, öğretimle pek ilgisi yoktur. Çok okumuş bir ananın çocuklarına çok, az okumuş bir ananın az sevgi duyacağı ileri sürülemez. Eğitim, öğretim bu sevgiyi geliştirir, besler, daha anlamlı kılar. Ancak eğitimin hangi türü, hangi biçimi olursa olsun böyle bir sevgiyi yaratamaz. Sevgi insan varlığının özünü anlamlandıran, onun oluşmasını sağlayan özlerden biridir.
Tarih: 14 Şubat 2008 13:01 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1,5)
Eğitimle kazanılan, daha doğrusu eğitimle geliştirilen, alanı genişletilen sevgiye gelince iş değişir biraz. Bu sevgi de belli bir ortamla sınırlanma, yalnız yakınlık kurulanlara, ilgi duyulanlara yönelme yoktur. Evrene, bütün insanlara, doğa varlıklarına, öteki dirilere, bitkilere açılan, insan bilincinin uzandığı bütün bucaklara yayılan bir sevgidir bu. Kötü doğada, insan özünde olmakla birlikte gelişmesi, beslenmesi insan emeğine, insanın aydınlanmasına dayanır. İnsan bu sevgiyle evrene açılır, görüş alanı genişler, yüreği büyür. Bütün soydaşlarının sıcaklığını kendi kanında, yüreklerinin çarpışını kendi göğsünde duyar. Bu sevgide karşılık, bencillik, çıkar, pusuya yatmış bir umuş, bir bekleyiş yoktur. Bu sevgi insanın olgunluk aşamasına göre yoğunluk kazanır. İnsanseverlik adı verilen düşünce akımının özünü biçimlendiren, ona değer kazandıran bu tür sevgidir. İnsan varlığının en geniş, en uzun boyutu budur. İnsanı uygarlaştıran, yaratıcılığa, başarıya, kardeşliğe, birlikte yaşama mutluluğuna ulaştıracak eğilimleri emziren bu sevgidir. Bunun olmadığı göğüste insanın anlamı da çok dar boyutlar içinde kalır.
Tarih: 14 Şubat 2008 13:00 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2)
Uygarlık alanında yeralan bütün yaratmaların özünde, oluşunda bu sevginin kokusu, sıcaklığı duyulur. Onsuz bir yaratma, bir biçimlendirme olamaz. Yaratma bu sevginin eyleme dönüşmesidir de denebilir, bir akım olarak. Sevmeyen yaratamaz, yaratmaya koyulan sevmeden edemez. Sevgi insanı bilmeye, öğrenmeye iterken ilgi alanını genişletmekle kalmaz çevreyle bağlantı kurmayı, evreni e bütünleşmeyi de sağlar.İnsan sevdikçe açılır, açıldıkça sever. Bu,birbirini gerektiren,iki karşılıklı eylemdir. Topraktan besinini aldıkça, özsuyu içtikçe gelişen bir bitki gibi insan da sevdikçe başkalarıyla bütünleşerek büyür. Bu büyüme insanın düşünme bakımından bağımsız olmasına yarar. Sevgi olmayan yerde içe kapanma, çevreden kopma olduğundan tükenmeyi hızlandıran, bağımlı olmaya götüren bir iç baskı vardır. İnsan burada evrenden kopuk, soydaşlarından uzaktır, ortamına bile yabancıdır. Yabancılaşmanın bütün türleri sevgi yokluğundan türer. Savaşlar, üretim - tüketim alanlarında birbirini yok edici yarışmalar, çekişmeler, sömürüler, baskılar, daha nice olumlu sonuca varamayan eylemler sevginin bulunmadığı yerde çıkar ortaya. Sevgi bir yaklaşma,adı geçen davranışlar ise uzaklaşma, özden ayrılmadır.Yaşam alanında bütün çoğalmaların,üremelerin özünde bilinçsiz de olsa yoğun bir sevgi vardır. Bunu birbirini sevmeyen, sevemeyen iki insanın bir araya gelemeyişinden,birlik olamayışından anlarız. Ne denli güzel,yakışıklı olursa olsun birbirine sevgi duymayan,özden birbirini istemeyen bir erkekle bir dişiyi bir arada tutma olanağı yoktur.Ancak bu gelişmemiş bir doğal eğilim olarak kalmıştır
Tarih: 14 Şubat 2008 13:00 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2.3)
Burada sözü edilen sevginin bilge Empedokles'in varlıkları oluşturan ilkelerin (toprak, su, yel, od) birleşmesini, yeni varlıkları ortaya çıkarmasını sağlayan sevgisiyle ilgisi yoktur.Onun anladığı sevgi doğanın özünde bulunan, oluşu gerçekleştiren yaklaştırıcı güçtür.Taşta, bitkide, ocakta, diri, diri olmayan bütün varlık türlerinde vardır bu özdeğe dayanan güç. Oysa burada , söz konusu olan sevgi genellikle bilinçli dirilerin, insanların ilerlemelerini oluşturan yaklaştırıcı, anlamlı itimdir, insanın kendi dışındaki varlıklara, evrende duyduğu bilinçli ilgidir. Sözgelişi, insanlar birbirlerini, evreni sevmelidirler, derken burada sevmenin bir insan eylemi olduğu, bilincin süzgecinden geçtiği görülür. Ayçiçeğinin ayışığına yönelişiyle bir insanın kuzuyu, bıldırcını, serçeyi sevmesi özdeş değildir. İnsan sevgisinde belli bir anlam, bir içerik vardır. İnsan neden sevdiğini, sevgisinin kaynağını, yönünü bilir. Doğal eğilimlerde bu bilme söz konusu olamaz, orada yalnız içten gelen itim, yaşama biçimi belirgindir.
Sevgi kişinin önce kendini, sonra başkalarını, çevresini bilmesiyle başlar, onun özünde bilme bir oluş ilkesi olarak yer alır. İlkin görmekle, duyular yoluyla tanımakla başlayan sevginin en yüksek aşaması görmediği, yalnız varlığını kesinlikle bildiği bütün insanları sevmedir. Bu bilgece, aydınca, bilgince bir sevgidir, bütün duyuların, duygulanımların ötesindedir. Bunda sevileni görmek, onunla oturup söyleşmek, yemek yemek, içki içmek, arkadaş olmak, bir arada bulunmak gerekli, önemli değildir.
Tarih: 14 Şubat 2008 13:00 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2,5)
Bu sevginin yüreği bütün insanlar için, bütün evren için çarpar. Kişi burada varlığının uç çizgilerine ulaşmış, evrenle, bütün soydaşlarıyla bütünleşmiştir. Böyle, insan özünü biçimlendiren bir bütünleşme düşünen başları yeni yeni atılımlara, bütünleşme doğrultusunda, yeni buluşlara, yeni yollar aramaya iter. İnsan belli bir düşünce çevresinde dolaşıp dursa bile durgunlaşamaz. Sevgide bir yerde çakılıp kalmak yoktur. Belli düşünce çevresinde dolaşan, kendi, ya da kendi gibi düşünenler dışında kalanlara karşı bir ilgi, bir saygı duymayan, yalnız kendinin olanı, kendine uyanı gerçek sayan , doğru gören bir kimsede sevginin yerini katılaşmış bir düşünce bencilliği almış demektir. ilk bakışta sevgi gibi görünen bu eğilim, gerçekte, bütün sevgiye karşı gerici nitelikte bir tutumdur. Şözgelişi toplum yönetimlerinde kendi görüşlerinden başka türlü düşünceler taşıyanlara karşı güdülen katı davranış, doğruyu, yararlılığı yalnız kendinde görme eğilimi, bu nedenle kendinden olanlara duyulan ilgi, yakınlık. bir sevgi değildir. Bu eğilim somut bir çıkara dayanır. Bunun böyle olduğunu, yönetimlerde, toplum kurumlarında düşünce değiştirenlerin arkadaş, görüş değiştirmeleri olayından anlamak kolaydır. Üç gün önce kendi yanında olan bir kimseyi üç gün sonra, başka görüşü savunan bir topluluğun, yönetim anlayışının içinde örünce duyulan öfke, yüz çevirme, kırgınlık bunun açık bir örneğidir. Genellikle baskı yönetimlerinde görülen yakınlaşmalar ilgilenmeler sevgi kavramının yanından bile geçmez.
Tarih: 14 Şubat 2008 13:00 Ekleyen: Beğenme: 0