-
1 Hep seni a-r?-adım…
2 Beni ora da arama !
Sigara ve z i l genelgesi
1- U dönüşü yapmak isteyen tiryakilere
Ümitköy bio –R- - eez esans sigarayı bırakma merkezi
Tek seansta 45 dakikada
Sigarayı bırakma
Lütfen randevu talep ediniz.!
2- Alyans evlerin yeşil-aycısından
Baykal’ın gettosu Çayyolu’na Çayyolu barlarının tüttüren kızıl-aycılarına son hediyesi
Du m an avcıları !
3- Genel alarm . taşrada bazı okulların öğretmen odalarında mahalle baskısıyla uygulanmaya çalışılan haremlik-selamlık bölünmelerine ek-2 genelgesi
S i g a r a
Tarih: 21 May 2008 21:24 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Çayyolu ak-deniz halkına duyuru
1- Şehre (merkeze) 19 mayıstan itibaren ayak bastınız mı devlet dairelerinde devlet memurlarıyla sakın tartışmayınız. Çünkü o sırada memur cebindeki sigara paketine sadece melül melül bakıp gizli bir sinir krizi geçiriyor olabilir.
2- Bir Çayyolu vatandaşı olan Üstün Dökmen hocamızın bunlar zate n k ü ç ü k şey ‘ ler2, 3 yaşama yerleşmek) kitaplarını devamlı ceplerinizde taşıyın. Sigarasızlık yüzünden tepesinde huni taşıyan memurla karşılaştığınız zaman hemen altını kızarttığınız bölümleri memurlar ve şefleriyle beraber okuyun.
3- Konut II Güzel kasap dahil büyük süpermarketlerde kasap reyonlarında altı üstü bir et yüzünden sakın uzun tartışmalara girin. Çünkü kasap o sırada sabahtan beri sigara içmemiş, elinde satırla size bakıyo olabili.
Sonuç:
Ah H ne R - D EE E eski günler?
Ney miş efendim ney miş!
Büyükşehirin yeni otobüs durakların da da sigara içilmeyecekmiş.
Bu kararı alan da bu durakları tasarlayan da gerçekten otobüs duraklarında beklememiş kişiler olsa gerek.! Sahi siz de hiç yağmur yağdığında Belediye otobüs duraklarına girip yandaki oluklardan üzerinize dökülen yağmur projesini ve bu projeyi satın alanları hiç düşündünüz mü?
Oysa eskiden öyle mi idi? AKkşamdı
O zaman elektrikle çalışan boynuzlu otobüslere Sıhhıye’den binip dil tarihtenn Oda Tiyatrosu’na giderken dolmuşları seçtiğimizde Impala kuyruklu şavrole ve Skoda’lara bindik mi, ilk işimiz paketi çıkartıp Samsun ex-pot 2 16’yı yakmaktı. Heyyyyy gidi günler heyyyy! Nerde o eski heyheyli günler. …
R’e y l i g ü n l e r
Tarih: 21 May 2008 21:24 Ekleyen: Beğenme: 0
-
A l i r z a da
18
141 / t ü n e l 142 YE
h a y ı r !
Tarih: 21 May 2008 10:26 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(3)
tümcesi ile bitiriyordu. Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır
daha ekleteceğini“ söyleyerek Mektubun sonuna şunları yazdırdı.
" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama,
Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga
geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim
Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına.
Burda onunla da dalga geçmesinler.
Tekrar ellerinden öperim anacığım."
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. ingilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer, birer, sonraları beşer,beşer,
Onar, onar şehit oluyorlardı.
Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor,onlarında sayıları giderek azalıyordu. Gelibolu düşmek üzereydi.Kınalı Ali'nin komutanı bu Durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.
Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları,
komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler.
Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla Direnemedi ve
ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.
Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye hayır, bile,bile
ölüme gidiyorlardı. O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle
buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu.Bu olaydan kısa bir süre sonra
Tarih: 20 May 2008 17:53 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2)
" Ali, komutanım" dedi. " Nerelisin?"
" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım
" Peki evladım,bu kafanın hali ne?
" Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
" Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum."
" Peki dedi üsteğmen.
"Gidebilirisin Kınalı Ali."
O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu.
Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor,
saçındaki kınayı da
alay konusu yapıyorlardı. Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve
dürüst tutumu sayesinde,
kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı. Bir gün memleketine mektup
göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama
okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi.
" Sen söyle biz yazalım" dediler.
Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor,
" Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim.
Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin." Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin
kendisini merak etmemesini söyledikten sonra, Biz burada var
Oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir"
Tarih: 20 May 2008 17:53 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1)
K o n u : Konuk İngiliz belgeseli
Çanakkale’yi unutmadık !
K I N A L I A L İ
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken,
bir yandan da onlarla sohbet ediyor, ' Nerelisin?' gibi sorular soruyordu.
Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı
Yanına çağırdı ve merakla sordu: " Adın ne senin evladım?" dedi.
Tarih: 20 May 2008 17:53 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(4)
Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı
mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı.Cepheye gitmeden önce
arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.
Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim.Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz,
yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz.
şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum.
Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme." Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra "şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının
ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası:
" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin.
Kardeşine de yaktım.
Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler.
Bizde üç işe kına yakarlar;
1 - GELİNLİK KIZA,
GİTSİN AİLESİNE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE
2- KURBANLIK KOÇA,
ALLAH'A KURBAN OLSUN DİYE
3 - ASKERE GİDEN YİĞİTLERİMİZE,
VATANA KURBAN OLSUN DİYE...
Gözlerinden öper, selam ederim. “Allah'a emanet olun”
Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki
herkes onu dinlerken, hıçkıra,
hıçkıra ağlıyordu... (Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir.)
Çanakkale zaferini kazanarak; vatanı, bayrağı ve milleti için hayatının baharında gül gibi solarak şehit olan kahraman MEHMETÇİK’ lerimizi minnet ve şükranla anıyoruz. Aziz ruhları şad olsun.
K a y n a k :
Fizik Öğretmeni
Sayın Abdullah YÜKSEL’in
Çayyolu Ümitkent Bilimkent Bülteni
Tarih: 20 May 2008 17:52 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Memleketiden insan manzaralıları
Kara gözlü Türkiyem !
K o n u:Lütfen dikkat !
Şu anda bile lavoba aç kimyasallarıyla kendinizi ailenizi ve sevdiklerizi zehirlemeye devam ediyor olabilirsiniz.!
Geçtiğimiz günlerde bir yakinımın cayyolunda bulunan villasına ziyareDİtine gittim.Laflafı dölaştı açkapa artema tıkanan evyelerin sipiralli ara musluktan, evyelerin tıkanan sifonlarının kimyasallarla açılmasına geldi.Hobişelmeraklarım arasına giren ev sahibinintesisatını teykik edince lenslerime inanamadım.Çünkü tezgahın altındaki evye dolabının arkasında ki duvarda başlangıçta mimari pirocede bulaşık makinası için ayrı bir atık su gideri düşünlemedigi için bulaşık makinasinın atık su borusu sifona baglanmıştı. Ev sahipleri tezgah tıkandıgı zamanlarda yukarıdan lavoba açla kaynar suyu döküp sifonu temizlerken öteyandan bulaşık makinasına dagiden kimyassalla kendilerini zehirliyorlardı.
Geleceği yönetmek mimari pırocelerde bile zor biir iştir.Gereği için tüketici derneklerinimin d i k k a t i n e 1
Tarih: 20 May 2008 17:50 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(1)
Eflatun kırkahvesindeki
bir tahta masadan Pazar sohbeti
Kahveyi nasıl teklif ediyorsunuz?
Kumşi size de bir kahve eyliyeyim mi?
Çünkü bugün Paazar…
Bazıları size, “kahve almaz mıyyyyydınız?” diye sorar. Açıkça olmasa da sonuş şeklinde bir iticilik vardır, böylesine bir teklifle karşılaşanların “Evet” deme ihtimalleri düşüktür. Bu soruş şeklinden daha iyisi, “Kahve alır mısınız?” tarzıncadır. Daha iyisi “Kahvenizi nasıl alırsınız?” şeklindedir. Şimdi insan, é bu üç cümle arasında ne far var?” diye düşünebilir, bence fark vardır. Bu cümleleri alt alta yazıp bir daha bakalım:
Tarih: 20 May 2008 17:48 Ekleyen: Beğenme: 0
-
(2)
“Bir kahve almaz mıyyyyydınız?”
“Kahve alır mı sınız?”
“Kahvenizi nsıl alırsınız?”
ilk cümlede soğuk poliüretan ultra bir hava var; en enazından satır arasında esinti var. İkinci cümle soğuk da değil sıcak da değil, nötr. Üçüncü cümlede ise, bana göre bir sıcaklık var. Üçüncü cümlede, “Size kahve yapmaya niyetliyim, sadece şekerli mi şekersiz mi sevdiğinizi öğrenmek istiyorum,” deniyor.
Anneme “Şirin Hanıma” sevgilerimle…
K ü ç ü k şey’ler 3
ten bir suva( r )i doğru-yolda yürüyen bir atın üzerinde-kilere tam yerleşemeyince kırat suva( r )iyi nasıl üstünden attıysa yaşam dada sıyase sosyokojisinde de kendine tam yerleşemeyenleri, bir bakıma uyum sağlayamayanları üstünden atar ve devre dışı bırakır.
Fakat o koltuğa yayılarak yerleşmek mümkün görülmemektedir. Eğreti bir şekilde uç ucundan ilişmek de…
GÖÇMEN KUŞLARIN “V” DÜZENİ
V : DÜRÜSTLÜK, Dostluk, İşbirliği
Bazılarına göre 2 parmakla yapılan V işareti zafer (victory) anlamına gelir. Bana göre “V”işareti, evrenin her yanına sinmiş bir ‘dostluk, dürüstlük, işbirliği’ işaretidir. Niçin?
Ladeste iki rakip birbirini kandırıp ödülünü almaya çalışır; llades rekabet ve kandırma oyunudur. Ladese tavuğun V şeklindeki lades kemiğini kırarak başlarız. V bozulur, dostluk, işbirliği de bozulur, artık kandırmak serbesttir.
Tarih: 20 May 2008 17:48 Ekleyen: Beğenme: 0