Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara


  • Eldiven şapka  derken kalpak da girdi işin içine,Kara kalpaklı Namık olmasın bu ,Elveda Rumeliden.
    Tarih: 16 Temmuz 2008 01:08 Ekleyen:




  • Sn.yekili

    Bilindikl üzere,
    cayyolunun  başkente enkısa bağlatı artei eskişehir yoludur.Derneğiniz ve gazzeteniz  gün geçmiyor ki ekşişeyır yoluundan dan haber vermesin.
    Oysa bugün eksişehir  8. km. de iki kamyon birbirleriyle  çarpışınca şöförler yaralıymış. trafihi galiba onun için incek tarafına atardamara çikıp arterden  anayoldan çıkıp kunya yoluna sapıp ordan  baskente gitmek zorunda kaldım.

    a caba  günlük hava ve yol durumu müsait bir kö şesinde verseniz bu mümkün deilmidir cayy. comun.
    Tarih: 15 Temmuz 2008 13:44 Ekleyen:

  • Çayyolu konuşuyor!

    "Y. BaYeR Yanınızda

    Stadyum değil kültür merkezi


    YENİMAHALLE Belediye Başkanı Ahmet Duyar, Çayyolu için ihtiyaç olan stadın Arcadium, tiyatro ve itfaiye örgütünün bulunduğu alanın orta yerinde kalan boş alana yapılacağını belirtmiş.

    Ancak bu alan Çayyolu’nun en merkezi alanı, buraya bir stad yapmak çok hatalı olacaktır. Kızılay’ın merkezine stad yapmak gibi bir olay bu... Onun yerine, bu alana bir amfi-tiyatrosu olan merkezi bir park yapılabilir ve burası Çayyolu’nda yapılacak şenlikler, kutlamalar, törenler, panayırlar, sanat etkinlikleri için çok iyi bir adres ve meydan olur.

    Böyle bir merkezi alana kesinlikle ihtiyaç var Çayyolu’nda, stadyum ise merkezin dışında daha uygun bir yere yapılabilir. Merkezde yapılacak bir stadyum hele maç günleri trafiği altüst eder, huzursuzluk yaratır. Çayyolu’nda maalesef Altınpark gibi bir parkımız yok ama en azından yapılacak bir merkezi park, ihtiyaçı bir ölçüde karşılayacaktır diye düşünüyorum. Sayın Ahmet Duyar, yeşile önem veren ve son zamanlarda Çayyolu için güzel şeyler yapmaya özen gösteren bir başkan, umarız görüşlerimizi dikkate alır, herşey daha güzel bir Çayyolu için... Erkan TEPE"


    Tarih: 15 Temmuz 2008 13:44 Ekleyen:


  • "ÇAYYOLU Konutkent 2’de her gece köpek havlamalarından uyuyamıyoruz. 15-20 tane köpek o kadar çok havlıyorlar ki, bir sıkıntıları da olabilir. Her gece sabaha kadar köpek sesi dinliyoruz. Bizler de hayvan seviyoruz ancak bunun da bir sınırı var. Yaz ayı olduğu için pencereler açık yatıyoruz, hasta var, yaşlı var. Bunun çaresi yok mu?"


    Tarih: 15 Temmuz 2008 13:43 Ekleyen:





  • duy da inan ma!
    yeni mah. belediyesi 5000 adet
    N U T U K dağıttı haberimiz varmı.








    vatandaşı uyutamazsınız !

    A D A   V A T A N
    gerçekleri
    açiklıyor...


    ı
    Tarih: 15 Temmuz 2008 00:55 Ekleyen:
  • Selamlar. Fevziye'deki şölene her yıl katılrım (boşnak değilim ama köyden çok tanıdığım var). Çayyolu bölgesine ait bir mahallenin faaliyetinin sitenizde yazmamanızı eleştirecek ve bu konuda e-posta atacaktım. Ama haberi görünce vazgeçtim. Biraz geç de olsa köyün varlığını fark edebilmişsiniz , bu bile güzel.

    Komşusu Şehitali için ise güzel şeyler konuşamıcam çünkü aşırı gerici ve yobaz bi köydür. Gün olur da Çayyolu ilçe olursa sakın ola ki oradan oy beklemeyin.

    Yenimahalle-Merkez'li biri olarak çalışmalarınızı ve ilçe olma gayretlerinizi destekliyorum. Başarılar .
    Saygılarımla.
    Tarih: 15 Temmuz 2008 00:54 Ekleyen:
  • ÜMİTKÖY 449.SOKAKDA OTURUYORUM.SOKAĞIMIZ,ÇOK KARANLIK.YENİ ELEKTRİK LAMBALARI DİKİLDİ,FAKAT ÇOĞU YANMIYOR.YETKİLİLERİN DUYARLI OLMASINI BEKLİYORUZ...
    Tarih: 15 Temmuz 2008 00:23 Ekleyen:
  • Hilmi Özkök, Köşk’ten çıkıp “Kasaptaki ete soğan doğramam” deyince, “eyvah” dedim kendi kendime, “Cumhurbaşkanı galiba köfte yoğurmak için çağırdı paşayı…”

    Manisalıdır çünkü paşa.

    Köftenin kralını yaparlar orda.

    *

    Ben tam “odun köftesi”nin tarifini yazıp, içine neden soğan doğranmayacağını anlatmaya hazırlanıyordum ki, vaziyet anlaşıldı…

    Meğer, paşanın büyüklerinden öğrendiği bir lafmış bu.

    *

    Anladıysam Arap olayım!

    Çünkü bu yaşıma geldim…

    Böyle laf duymadım.

    Büyüklerimi aradım tabii hemen, bilen yok… Edebiyat fakültesini aradım, profesörlerle konuştum, duymamışlar… Kasaplar Derneği’ni aradım, ı-ııh.

    *

    “Dereyi görmeden paçaları sıvamam” tamam… “Doğmamış çocuğa don biçmem” de var… “Fol yok, yumurta yok”u biliyoruz… Çok afedersiniz, “Avucuma ne osurdun ki, burnuma ne tutayım” bile kullanılır.

    Ama öbürünü bilen, duyan yok

    *

    “Kozmik özdeyiş” herhalde…

    Sadece esrarengiz paşamız biliyor!

    *

    Şaka bir yana, sanırım anlamı şu…

    *

    - Darbe girişimi var mı?

    - Kasaptaki ete soğan doğramam.

    - Savcı’ya da gidecek misiniz?

    - Sağılmamış süte şeker koymam.

    - İfade verecek misiniz?

    - Denizdeki balığa limon sıkmam.

    - Ama komutan sizdiniz…

    - Bir bakış açısına göre bendim de diyebilirim, bir bakış açısına göre ben değildim de diyebilirim, prensip olarak marketteki sucuğa yumurta kırmam.

    *

    Ne Ergenekon’muş be birader…


    Yılmaz Özdil 12/7/2008 Hürriyet
    Tarih: 14 Temmuz 2008 01:25 Ekleyen:
  • Kıdemli bir okurum dünkü ‘Pencere’yi okumuş…Ve şaşmış…

    Sordu:

    - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gerçekten ‘Kayıp Trilyon Davası’nda ‘özel belgede sahtecilik’ suçundan zanlı mı?..

    Ben de ona sordum:

    - Bilmiyor muydun?..

    - Vallahi bilmiyordum…

    - Erbakan’ın aynı davada, aynı dosyadaki bu suçtan yargılanıp hapis cezasına çarptırıldığını da bilmiyor muydun?..

    - Onu biliyordum; ama, neden biri içerde biri dışarda?..

    *

    İşin püf noktası nerede?..

    Dokunulmazlık diye bir şey var…

    Milletvekili oldun mu dokunulmaz oluyorsun…

    Yargılanamıyorsun…

    Millet Meclisi’nde olduğu için yargılanamayanların sürüsüne bereket…

    Yüzlerce milletvekilinin dava dosyası rafa kaldırılmış durumda…

    Hele bir dokunulmazlık kalksın…

    Seyreyleyin gümbürtüyü…

    *

    CHP milletvekili Atilla Kart bu davaya parmak basmış, “Türkiye’de adil yargılanma hakkının engellendiği ve hak ihlali yapıldığı” iddiasıyla AİHM’ye (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne) başvurmuş…

    Mahkeme başvuruya olumlu yanıt vermiş; açılan davada Atilla Kart’ı haklı bulmuş…

    *

    Bu nedenle kıyamet koptu kopacak…

    AKP cenahından Burhan Kuzu kuzuluğu bir yana bırakmış, AİHM’ye ve Atilla Kart’a ateş püskürüyor…

    AİHM kararı için diyor ki:

    “- Bu karar yanlıştır ve çok zayıftır…”

    *

    Abdullah Gül, AKP milletvekiliyken, AKP oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildi…

    Seçilene dek dokunulmazlığı vardı…

    Dokunulmazlığı olmasaydı, hocası Erbakan gibi o da ‘özel belgede sahtecilik’ suçundan yargılanacaktı…

    Bugün Cumhurbaşkanımız zanlı…

    Böyle devlet olur mu?..

    Meclis’teki milletvekillerinden yüzlercesi dosyalı…

    Atilla Kart çok iyi bir iş yapmış…

    Dokunulmazlara dokunmuş…

    Peki, dokunulmazlık imtiyazı ya da zırhıyla korunan sözüm ona “demokrat” AKP milletvekilleri AİHM’nin kararı karşısında ne yapacaklar?..

    Sözcü Kuzu diyor ki:

    “- Dokunulmazlığın kaldırılması dehşet bir yol, tehlikeli bir yol…”

    Evet, tehlikeli…

    Ama, kimin için tehlikeli?..



    İlhan Selçuk 13/7/2008 Cumhuriyet
    Tarih: 14 Temmuz 2008 01:15 Ekleyen:
  • Akıllı..

    Âkil..

    Yukardaki iki sözcükten ilkini bilmeyen yoktur…

    Ancak ‘âkil’ pek kullanılmaz…

    Ne demek âkil?..

    Sözlük “çok akıllı, çok makul” diye tanımlamış ‘âkil’i…

    Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ülkenin içinde yaşadığı bunalımı aşmak için “âkil adamların devreye girmelerini” önerince AKP’nin Cumhurbaşkanı Gül tarafından yemeğe davet edildi…

    İki saat söyleştiler…

    *

    Peki, ne söyleştiler?..

    Belli değil…

    Ama, belli olan şu: Abdullah Gül akıllı olsa da pek âkil sayılamaz…

    Neden?..

    Çünkü bugünkü Cumhurbaşkanı Gül’ün dünkü sicilinde akla uymayan yanlar var.

    Bir kez Abdullah Gül kadınlarda tesettür yanlısı…

    Bu yolda, hanımıyla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bile başvurmuşluğu var…

    Sonra Gül’ün Erbakan Hoca’yla alınyazısı bir…

    Nasıl?..

    Erbakan bugün evinde hapis…

    Hoca “Kayıp Trilyon davası”nda “özel belgede sahtecilik” suçundan hapse mahkûm oldu…

    Abdullah Gül de aynı davadan sanık, aynı suçu üstlenmiş, bu yoldaki dosyası her nasılsa ortadan kaybolmuştu; ama, bulundu.

    Gül Çankaya’ya çıktı; ama, pek âkil olduğu söylenebilir mi?..

    *

    Gelelim Özkök Paşa’ya…

    Paşa, 2003-2004 yıllarında yaşandığı ileri sürülen darbe konusunda açıklama yaptı:

    “- Darbe girişimi ile ilgili olarak ne vardır, ne yoktur derim; ne teyit ederim, ne tekzip ederim…”

    Âkil bir kişinin yanıtı mı bu?..

    Oysa aynı Özkök Paşa daha önce darbe konusunda şöyle konuşmuştu:

    “- Böyle bir şey yok. Olsa askeri savcılık müdahale ederdi…”

    Paşa’ya “âkil kişi” denebilir mi?

    Zaten kendisi de Çankaya’daki yemekten sonra gazetecilere diyor ki:

    “- Ben âkil adam değilim…”

    Gazeteciler:

    “- Darbe günlükleri için ifade vermeyi düşünüyor musunuz?..”

    Hilmi Özkök Paşa:

    “- Ben kasaptaki ete soğan doğramam…”

    Tutuklu Paşalar kasaptaki et mi?..

    *

    Nerden nereye?..

    Âkil adamdan kasaptaki ete…

    Üstelik ‘âkil’in sözlükte bir anlamı daha var: “Yiyen, yiyici” demek âkil…

    “Âkil-ül beşer” insan eti yiyen anlamına geliyor…

    Ne rastlantı değil mi?..

    İlhan Selçuk 12/7/2008 Cumhuriyet
    Tarih: 14 Temmuz 2008 01:14 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!