Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara


  •      SAYGISIZLIĞIN  BU KADARI FAZLA

        Gecenin  ikisi ve BERİLYA nın önünde su tankeri   yarım saaattir hem uykumu hemde sinirlerimi mahveden motor sesi ;GECE YARILARI devam eden bu su tankeri
    servislerine bir dur diyen olmayacak mı?
    Tarih: 19 Ağustos 2008 09:10 Ekleyen:
  • çalışan Ramazan Savaşkan, 4 yıldır bu tür insanlı testlere şahit olduğunu belirterek, “Arkadaşlarım bindi. Bana da teklif edildi. Ancak ben kesinlikle binmedim. Su alırsa emniyet kemerini çözüp dışarı çıkmak çok zor. Dün de zannediyorum insanlar böyle öldü. İnsanların çırpınışına şahit oldum” dedi.

    Katılmayanı işten atıyorlar

    Teste katılmayanların işten atıldığını belirten ve ismini vermek istemeyen M.Y. ise “Başka bir tersanede çalışıyorum. Bu tür testlerde insanlar içine bindirilip testler yapılıyor. Binmek istemeyenler başka şeyler bahane edilerek işten çıkartılıyor. Bu şekilde daha önce bir iki arkadaşımızın çıkarılışına şahit oldum. Düşünün bir araç 200 kilometre ile giderken bir duvara tosluyor. Kimse zevk olsun diye binmez” diye konuştu.



      _______ALLAH  SÖYLETİYOR  ALLAH  !!_______

    Zamanında yaptığı sözleşmelerin peşinden koşanlara sunu:
    CE  HAHA  HAHA peli  a-R-slan sosyal demokrat Meral: Olay iş kazası dedi.
    O   HA !  yani O HALK  !

    Sabah saatlerinde Gisan Tersanesi’ne gelen CHP Milletvekili Bayram Meral, işverenin, filika camlarının Avrupa’dan geldiğini söylediğini belirterek, “En büyük eksiklik içine o kadar çok insanın konulmasıydı. İşveren de üzgün. Bu bir kazadır” dedi. “Kaza olarak mı değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise Meral “Bana işveren öldürttü mü dedirteceksiniz ?” şeklinde yanıt verdi.

    Bir zamanlar biriside  " bana sağcılar adam öldürüyor dedirtenezsiniz " diyordu.

    Sevgili  B ahriyeliler  CHP  nin ideolojisi  bayram meralin ağzındaki baklalar mıdır.

    Yoksa  Y  Ö N E T İ C İ N İ Z  U yuyo mu  ?
    İ zmir de düşmek  üzere !!
    Tarih: 18 Ağustos 2008 09:19 Ekleyen:
  • Yalçın BAYER-HÜRRİYET
    14 / 08 /  08 




    Çayyolu'nun eski halini özlüyoruz



    ÇAYYOLU eski zamanlarını özlüyor. Çünkü, artık parklar asayişsizliğin nedeni haline geldi. 8. Cadde üstünde Arcadium AVM'den sonraki parkın, ağaç araları, sıradan olmayan ilişkilerin ve hoş karşılanmayacak olayların sanki üssü gibi!..

    Jandarma, bölgenin çok genişlediğinden, eskisi gibi yetişemediklerinden haklı olarak dertli... Ancak, vatandaşın asayiş konusunda artan rahatsızlığının da bir şekilde çözümü gerekli. Bölgedeki parkları, Demişti demedi  dedi demek için... 'yatak odası' ve 'meyhane' gibi kullananların sebep olduğu huzursuzluk bir yana, son zamanlarda buraları 'baliciler' de mesken tuttu.

    Semt bu gidişle, başka olumsuzluklara gebe.

    Çayyolu sakinlerininse, eskiyi özlemek ve "beterin beteri var" demekten öte, şu an ellerinden birşey gelmiyor maalesef! A.A.

    GÜNÜN SÖZÜ

    "Dünyada hiç bir çıkar, verdiğimiz sözü tutmaya veya kendimize olan saygımızı kaymetmeye deymez."

    (M.Hurelius)

    Bitmeyen altyapı

    Tarih: 18 Ağustos 2008 09:14 Ekleyen:
  • Yazmış olduğum yeri yapmışlar,  yaparken de etrafındaki asfaltı parça parça kaldırıp buraya tekrardan yama yapmışlar iyi çok güzelde burada sökmüş oldukları asfalt molozlarını kaldırmamışlar bunlar yolun ortasında öbek halinde duruyor. İnşallah birkaç haftaya kadar kaldırırlar.

    Bıraktığın yerler şimdi darmadağın.
    Yaza yaza yaz bitti, sana yine az geldi
    Bir satırla olmadı, bin satırsa az geldi.

                Yeşim Salkım şarkısı
    Tarih: 17 Ağustos 2008 13:41 Ekleyen:




  •             Hatırlatma  ve  Uyarı  !
            Çayyolunun temeli  K O R U  S İ T E S İ D İ R...



        Korulu olmak adına  bu satırarı yazmanın ne demek olduğunu sadece gerçek korulular  anlar...
         Çayyolunun  parklarında  çilingir  sofraları kurup ayyaş oluncaya kadar içip sıçıp  sonra  gecenin yarılarında nara atanlara, davullu zurnalı köy-kır   düğünleri yapmaya kalkışanlara  tam  alışmışken  şimdi de çayyolu  parklarında  enterasan  bir   n e w  moda  ortaya konmak isteniyor...


         Korulu gençlerin koru ormanında  çamların   ve yıldızların altında   ucurumun kenarından  eskişehir yolunu izlemelerine ve  koyu sohbetler  yapmalarına   hiç diyeceğimiz bir şey  yok...
         Lakin , çamların dallarının üzerlrine birer ikişer  mum yakmalarına kafamız  sürekli takılır  durur ...  K o r u  o r m a ı m ı z a  bir şey oluverecek diye ...

    Saygılarımla...
      


      



    Tarih: 17 Ağustos 2008 13:39 Ekleyen:


  •      İ P T A L   D A V A S I [ KMK. ]

    5104  nolu yazıyıda tekrardan  bir okuyunca  o siteye koşakoşa bahçesine girip tekrar fazladan acaba sayıda bir değişiklik varmi diyerekten ağaçların hepsini teker teker saydım...Hayır... Hiç değişiklik olmamış tahmin ettiğim gibi  hala 22  ağaçları var .Fakat sitenin gerek-
    siz kozkoca bir  kuyusu var. Yönetimine başlangıçta işlerine burnumu sürme süsü vermeyerek  kendilerini kibarca dostca uyarmıştım da...Fakat şu bizim memleketin başına musallat olan ŞUD E S İ N L E R   meselesi var ya ... V  AR  !!!

    Fakat meğerse çayyolu nda  yeni daire satın alanlar hemencecik sitenin su kuyusu vamı diye soruverip kuyu vasa  daireye heman oracıkta pirim yaptırıyoyularmış...

    Oysa  kat maliklerinin,bu da ne cacık bir deyimse  bnim gibi tek başlarına kalsalar bile  doğru bir şey yaptıklarına sayııden inanıyorlarsa  kararı şerhleyıp gidip  mahkemeye kararın iptali için d a v a  aça bilme hakları vardır değilmi ,merdiven altlarında  kuisler yapacağına  ...

    Şimdi bizim sitenin adamları derlermişki çayyolu kuyularını
    tankerler bbir bir çalarken  iyiki kuyu açmamışık  derlrmiş...

    HHa untuyordum tabi nerdeyse  ben sadece arkadaşlara şu delilleri sunmuştum delil tesbit dostyaları na ...

    sadece 5 yıllık su sarfiyatlarını  ortalamasını ele alarak  kışın da sulama yapılamıyacağına göre  daire başına 1 ayda hiç birşey değil  birkilo  börülce parası  yedibucuk milyon  düştühünü buldum ve kuyunun yaptırlmamasına  temelli öncü  oldum. İyiki  olmuşum geçte olsa anlaşıldım ya. işte  benona  yanarım  ya ...

    Ayrıca unrmamak gerek  kuyu işlet
    Tarih: 17 Ağustos 2008 13:38 Ekleyen:


  • (2)

        GÜLYAĞCILIK  ve GÜDÜLÜ ün  G  Ü  L   ÜZÜ MÜ...

    Eski Ankara Gelenekleri, GörenekleriAnkara bağlarının üzümleri  beyaz üzüm,  gül üzümü, erdoğan ...


    dalların yapraklarını hafifi hafif sallayan serin ve tatlı bir rüzgâr; gecenin sessizliğini delen bekçinin acı düdüğü; köğek havlamaları ve nihayet sessizliğe dalga dalga yayılan cırcır ve zerdali böceklerinin ahenkli musikisine dalarak erkenden uykuya varılırdı.
    Cuma günleri sıra gezilir, bir komşuda toplanılır, sabah çayı ya da sütlü kahveler içilir, günün mevzuları konuşulur, dertlere deva aranırdı...
    Ankara'nın ilk yaz meyveleri dut, vişne ve zerdalidir. Bunlar yaş olarak yendiği gibi, kurutulurdu. Daha sonra yaz armutları, elma, erik ve nihayet üzümler olurdu.
    Ankara bağlarının üzümleri ekserisi siyah pekmezlik cinsindendir. Bununla beraber hevenklik

    beyaz üzüm,
    gül üzümü,
    eroğan,

    gibi çeşitleri vardı.
    Ağustos ayı sonları Eylül başlarında bağlar bozulur, heveklik üzümler iplere dizilirdi. Siyah pekmezlik üzüm ya şırahane ya da büyük pekmez oluklarında ezilir, şırası pekmez tavalarında kaynatılır. Sırlı pekmez küplerine konur. Pekmez kaynatma işi her evde en az bir hafta süren hayli yorucu bir işti.
    Bahçede göçülüler kış armudunu, elmasını, üvezini ve ayvasını bozar, havalar da soğumaya başlamıştır. Yavaş yavaş şehire inme hazırlıkları başlar ve en geç Ekim sonunda şehre taşınılmış olunurdu.
    Tarih: 16 Ağustos 2008 10:44 Ekleyen:
  • BAĞA GÖÇME

    Bugün Ankara'nın nüfus yoğunluğunun yerleştiği Keçiören gibi semtleri, yakın zamanlara kadar Ankara'nın bağ ve bostanlarıydı. Şehrin meyve ve sebze ihtiyacını karşılayan bu bağlar ve bostanlar aynı zamanda  halkın sıcak geçen yaz aylarında göçtüğü ve dinlendiği mekanlardı.
    Bağa göçme, bir dizi şenliği, ritüeli ve coşkusu olan bir şölen şeklini alırdı. Bağ âlemleri, bağ bozumu zamanın Ankaralı'sı için aynı zamanda bir de şenlikti.
    Yaz aylarında her aile mutlaka ya bağa, ya da bahçeye göçerlerdi. Kışında tekrar şehre dönülürdü. Bahar yeli eser esmez yani Nisan ayı, en geç Mayıs ayında bağa göçmeden evvel bağlar kazılır, omcalar budanır, budanan çubuklar bağlanarak bir kenara yığılır, daha sonra bellenir, bu işlem “isbatıtımar” olarak isimlendirilirdi.
    Bağlara gidiş dönüş eşeklerle, hali vakti yerinde olanlar için üzeri tenteli tek atlı arabalarla veya atlarla olurdu. Sabah çok erken saatlerde kalkılır, kurumuş çubuklardan yakılan alevlerle kahveler içilir, eşeğin tımarı yapılır, palanı vurulur, üzerine heybesi konur; keza akşam dönüşünde bağcılar ekseriya bir araya gelerek eşekler üzerinde konuşarak, muhabbet ederek, arkalarında bir toz bulutu bırakarak evlerine dönerlerdi...
    Akşam yemeğinden sonra alevler yakılır,destan sokakta  Atatürk 'ün silah arkadaşlarından eşi Rahmetli Hafize teyzeyle oğlu İsmet abilerin bağ evlerinde kahveler içilir,  bu sessiz gecede pırıl pırıl yanan gökyüzü, tertemiz bir hava,
    Tarih: 16 Ağustos 2008 10:44 Ekleyen:



  •            Çok değerli  Çayyolu Sakinleri

        Üzülerek görüyorım ki hala çimenlerle uğraşılmakta,
    Ne BELEDİYE NEDE HALKIMIZ durumun vehametini kavramış değil.Barajlarda su dibini  buldu,musluklarrdan
    akan suyun rengi sarı ve hala  çimenleri konuşuyoruz.En  ÇOK SU TÜKETEN BİTKİNİN ÇİMEN OLDUĞUNU anımsayın lütfen,kızgın güneşte sulanan refüjlerin daha çok sararmasından başka bir işe yaramayan bu nafile sulama hem yer altı sularımızın azalmasına hemde altımızın oyulmasından başka bir şeye hizmet etmiyor,pardon su satışından elde edilen ticari kazancı unutuyordum.
         Medeni ülkelerde yer altı suları sadece savaş hallerinde  adeta kıskanılarak tüketilen sulardır.
    Oysa bırakın memleketimizde,semtimizdeki,sitelerin,
    villaların bahçeleri adeta birer cennet ,yemyeşil.Çimen her zaman yerine konabilecek bir zemin bitkisidir.Önce ağaçlarımızı kurtaralım,sonrada canımızı,yani  uzaklığı
    birbirine 500 metreyi bile geçmeyen arda arda dizilmiş artızyen kuyularının kuruduğunda başımıza gelecekleri bir düşünelim.Belediye tankerleri bir taraftan site kuyuları bir taraftan nereye kadar sürecek bu israf.VARSIN ÇİMENLER KURUSUN,dilerim sular normal seviyelerini bulur
    bizde onları  tekrar yemyeşil görürüz .Ama ağaçlar kaç senede yetişiyor,birinci planda yer altı sularının dengede tutmaya çalışmalı ve ağaçlarımızı yaşatmak için emek sarfetmeliyiz.Çiçek ,çimen dediğim gibi en fazla birer aylık bir mesele.Yeşil alanlarımız günden güne azalıyor.Yağmur ve yeşil birbirinden beslenen bir olgu.Nerde ağaç  orda yağmur,nerde yağmur orda ağaç . Sağduyuyla kalın.
    Tarih: 16 Ağustos 2008 10:32 Ekleyen:



  •         Hayal  sitesinde  çimler  sekiz  gündür  sulanmamaktadır.Heryer neredeyse saman olmak üzeredir  ve sitemizdende hiç kimse bu konuyla yakından ilgilenmemektedir.
           Yeni seçilen yöneticinin  sitemizde emlak  bürosunun  bulunduğuda düşünülürse  belki kendi özel işlerinden fırsat bulabilirse  tankerle su satın almayı aklına  getirebilecek.
    Tarih: 15 Ağustos 2008 11:11 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!