Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Eski  bir  yazı  ...



       Eski Bir Kitabeden!...   MÜZİK  v e  İNSAN
       Selahattin TEZEL
       Konutkent  Musiki Derneği Başkanı 
     

    "Kötü insanların müziği yoktur."
    Alman Atasözü

    Geçen sayımızda insanoğlunun konuşmayı öğrenmeden önce müziği öğrendiğini söylemiş ve bunun örneklerini sunmuştuk. Bu kez müziğin insan hayatındaki yeri ve önemini vurgulamaya çalışacağız. Tarih boyunca müziğin insan hayatı için ne derece belirleyici, düzenleyici ve bazen de kurtarıcı olduğunu ör~ nekleriyle sunmaya çalışacağız.
    isterseniz önce müziğin en bilinen tarifinden "Melodi, ri tm ve armoni bakımından ele alınan sesler bilimi" diye başlayalım, "insanın kendisini ahenkli ve ölçülü seslerle ifade etme sanatıdır." diye devam edelim ve " Müzik insan ruhunu temizler, arındırır ve ona derinlik kazandırır." diye noktalıyalım. Evet musiki öyle bir ilimdir ki onun kapsamına estetik, fizik, matematik, edebiyat, felsefe, saygı ve sevgi gerektiren arkeolojik  tarihi eserler , coğrafya, gibi konular girer.
    Musikinin bu güne kadar pek çok edebi ve ilmi tarifi yapılmıştır. Bunlardan en yaygın ve ve belirgin olanını alalım:
    "Musiki, bir duygu, bir düşünce ve bir fikri anlatmak gayesiyle, ölçülü ve ahenkli seslerin belli bir sanat anlayışı içinde, ritmli veya ritmsiz olarak ve estetik bir şekilde bir araya getirilme sanatıdır."
    Şimdi de bazı ünlülerin müzikle ilgili sözlerini aktarmaya çalışalım.
    "Müzik ruhun gıdasıdır." deyimini toplumumuzda zaten bilmeyen yoktur.
    " Musiki, sözcüklerle ifade edilemeyecek kadar güçlü ve derin duygularımızı sesle ifade etme sanatıdır." Jack Lon
    Tarih: 27 Aralık 2008 23:12 Ekleyen:
  • Mevsimler kurgularla oyaladı bizi
    Tarlaya bırakılmış bir AT  gibi
    Bağlı, yalnız ve özgür,
    Umudumuz sabrın tutamadığı ırmak
    Umutsuzluğumuz insan kalmak içindi.
    20. yüzyılı yaşadım
    Dingin karştlıkların adını bulmalı
    Sel gibi kuruyor yaşlılık, gençlik
    Sanki melekleri gördük uzun saçları
    Tanrının unutkan kuzgunu idik.

    Nasıl unuturum ey  d o ğ  a
    Bana bir diyeceğin vardı, kal -a-kal-dım,
    Vaktim yetmedi, ölüm kalım,
    Bütün yüzyılları yaşadım
    Vaktim yetmedi anlamaya.

    20. yüzyılı taşıdım
    Atalardan kalma huysuzluk
    Kuşku, yeryüzü deliliği,
    Kıralımız doğuştan yarım
    Ama tanrımız Ara Ara idi.

    Yaşayamadım yirminci yüzyılı
    Kim yaşadı ki kendi yüzyılını
    Akarsuyun dilinden sezenimiz yok
    Orpheus' tan sonra ben geldim
    Giz dönüp baktığımız yerde kaldı.

    Görüp de bilenimiz yok.

    Ah acımasızdır uykusuz soru
    Delice zeytin yerdi atamız Homeros
    Biz yemezdik, aşılı zeytindi bizimki
    Suskun ar pa, uyur uyanık harlı toprak
    Ama yüzyılımız hamdı, delice idi.

    Yirminci yüzyılı yaşadık
    O çağa bu çağa gömüldük
    Bir şey var, susar, bakar durur
    Ölümün soluduğu denizle varolan
    Gökyüzünden başka çağ yoktur.

    Oysa ne cok gecmis var, ne cok zaman
    Ne cok gelecek, ne az zaman
    Benzerlikle karşılaştık, susalım,
    Kapalı bir avuçtur sözcük
    Neden açıp da sormak ister insan?

    Sorup da dönenimiz yok.

    Hiçbir yüzyılı yaşamadım

    Tüy kuşun ruhudur, ses teni
    Hep anlar gibi oldum duvara vuran güneşi
    Nesne ve bilinç birdir, çağ atlattı beni
    Bir hoş bilmece içinde yaşadım.

    dingin ol ruhum, belki uzaklarda
    Bir yerde nicedir
    Tarih: 27 Aralık 2008 09:07 Ekleyen:

  • EYVAH   !!
    bile bile yine beni aradı buldu
    dağıttı yıktı külleri savurdu
    ah kaçamadım
    beni yine yakaladı eyvah !!!

    cefası cezası tüketti beni
    kaba saba sözleri buz etti beni
    kurtulamadım
    kelepçeledi beni eyvah !!

    kara meleğim
    yine omzuma kondu
    dilim tutuldu sözlerim dondu
    çözülemedim
    düğümledi beni eyvah !!

    deli ediyor beni yalanları deli
    huzursuz ediyor bakışları beni
    terkedemedim hacıladı beni
    eyvah   !!

    başımın belası, ambalaj hatası
    bu kadın gecemin korkulu rüyası
    havada karada o hep yanımda
    her yerde bu kadın
    ölürüm sonunda

    beni arıyor, soruyor,
    geliyor eyvah !!
    geri dönüyor, yemin ediyor,
    beni seviyor (bulacak) eyvah  !!

    ________________________________________

         ey    V     ah        ! !

           Biz  Türkler 
         [  Çılgın Türkler    ]

    Kaynat    : Ç a  YY o lu  Bülteni
    eski  bir  sayı ' dan  alıntı...
    Tarih: 27 Aralık 2008 09:05 Ekleyen:

  • Yürkler tarihte kaç devlet kurup yıkmışlar?


     
      "  Eyvah Gene  Biz  Türkler  !
    Çayyolu ,ilçe olma yolunda yürüyor ...  "


    - Sayın T e z e l , bütün  bu gayretleriniz ve verdiğiniz bilgiler  için  asıl biz  Çayyolu sakinleri olarak
    siz ve çalışma arkadaşlarınıza   teşekkürler ediyoruz ...

    ça YY olu bulteni
        Sayı      : 45
        eylul 2005



       

    Tarih: 27 Aralık 2008 09:04 Ekleyen:


  • Tezel 'den

    Tezelden haber gönder ey bülbül o güzele
    Gelsin görsün halimi belkide insaf eyler
    Şen şarkılar yerini bırakmışken gazele
    Gönül onsuz alemi beklemeden terkeyler

    Tarih: 27 Aralık 2008 09:04 Ekleyen:
  • Dün akşam (27.12.2008) Çayyolu Tiyatrosuna gittim.
    Tiyatro başladı perde açldı. Elinde fenerle yerini arayan insanlar, cep telefonu ile kotuk numrasına bakanlar, dha önce yerini bildiğinden perde açıldıktan sonragelip erine oturanlar.

    Ben kültürlü bir insan değilim ama  bu tip insanların kültürüne bayılıyorum.
    Tarih: 27 Aralık 2008 09:02 Ekleyen:


  • 'Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr Eşek vezir oldu, katır mühürdar'
    --------------------------------------
    "Tanrı,iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki insanları kullanır;yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar."
    Giordana Bruno(İtalyan filozof,1548-1600)
    Tarih: 26 Aralık 2008 16:21 Ekleyen:
  • Duyuru: Başsağlığı 


    VEFAT - BAŞSAĞLIĞI



    ADD Ümitköy - Çayyolu Şube kurucularımızdan Sayın Selahattin TEZEL'in vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.

    Aiesine ve tüm Atatürkçülere başsağlığı, Sayın Tezel'e Allah'tan rahmet dileriz.



                                                                                                    ADD Genel Yönetim Kurulu

    Tarih: 26 Aralık 2008 16:16 Ekleyen:

  •                        BAŞSAĞLIĞI

             Sayın İlhan Tezel HANIMEFENDİ ve tüm ADD ÇAYYOLU  üyelerine başsağlığı diler,merhuma  Tanrıdan rahmet, yakınlarına sabır ve  m etanet dilerim .
                       
                                          Alev Atılgan
    Tarih: 25 Aralık 2008 22:22 Ekleyen:
  • KEŞKE, diyesi geliyor insanın; keşke, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ yobazlar tarafında başı kesilerek öldürülen asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı anma gününde “Anısı önünde saygı ile eğiliyoruz” gibisinden düz bir mesaj yayımlamakla yetinseydi. Keşke, “Atatürkçü düşünce sistemini ve laikliği yıpratmak isteyen anlayışa karşı mücadelenin bir vatandaşlık borcu olduğunu” söylemeseydi.

    Neden derseniz… Bir kere laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği yüksek yargı kararı ile tescillenmiş bir iktidar tarafından yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. İkincisi, İslamcı iktidarı eleştirenlerin, Atatürkçülüğü savunanların, laiklikten yana çıkanların “iktidarı devirmek için terör örgütü kurmakla” suçlanıp yargılandığı günlerden geçiyoruz. Eğer bir vatandaşlık borcu söz konusu ise gırtlağa kadar borca batmış durumdayız.

    İşte, İlhan Selçuk’un Cumhuriyet devrimlerini anlattığı Uludağ Üniversitesi’ndeki konferansta yaptığı konuşmanın “suç” sayılarak Ergenekon Terör Örgütü Davası’nın iddianamesine girmesi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz üstlendiği görevin sorumluluğunu yerine getirmeli ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un “Kubilay mesajı”nı da dikkatle soruşturmalıdır!

    Keşke, konusuna tekrar dönersek… Başbuğ mesajında, laikliğin yıpratılmasının büyük sorunlara yol açacağından söz ediyor. Kubilay’ın başını kesenleri “rahmetle” ananlar ülke yönetiminde çeşitli görevler almış; iktidardaki parti laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş; Dışişleri Bakanlığı’nda bile büyükelçilerin atanmasında tarikat-cemaat ölçüleri esas alınmaya başlanmışken keşke Başbuğ, laikliğin yıpratılması halinde yol açılabilecek o büyük sorunların ne olduğunu da açıklasaydı.

    Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin nereden nereye savrulmakta olduğuna bakarsak ve Hilmi Özkök’ün “hoca” olarak tanımlandığı Genelkurmay Başkanlığı dönemini milat alırsak… “Mülkiye”den sonraki aşamanın “Harbiye” olmadığını kim söyleyebilir! İlker Başbuğ mesajında Atatürkçü düşünce sistemini ve laikliği yıpratmak isteyenlere karşı vatandaşlık borcumuzu nasıl ödememiz gerektiğini keşke anlatabilseydi de Devrim Şehidi Kubilay’ın kemikleri sızlamasaydı!
    Tarih: 24 Aralık 2008 22:38 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!