BÖÖÖÖYYÜÜÜK TÜRKİYE !!!!
bÖÖÖYYÜÜÜK türkiye !!!
YAZIKLAR OLSUN! Bu ayıp Türkiye'ye yeter! Helikopteri niye bulamadık?
MEDYAFARESİ- Muhsin Yazıcıoğlu Türkiye'nin önemli bir siyasetçisi. BBP Genel Başkanı. Başına gelen kazadan sonra 24 saat geçti, hala enkaza ulaşılamadı.
Tarih: 26 Mart 2009 23:02 Ekleyen: Beğenme: 0
http://www.helaletmiyorum.org/
Bir Sanal Sivil İnisiyatif Kampanyası.
Tıklayıp Tıklamamak Size Kalmış.
Ama Mutlaka Bakın.
Tarih: 25 Mart 2009 22:35 Ekleyen: Beğenme: 0
Bir gazete yorumumda da yazdığım gibi darbeler her zaman iktidara karşı yapılmaz bazen iktidarda seçim düzenleyebilir veya başka yollar dener
Bu da iktidarın demokrasiye yaptığı darbedir
Bitmemiş binalarda aileleri oturuyor göstermek, YSK'nun kendi kararlarına oymaması da bunu göstermektedir.
Eğer bu ve önümüzdeki vekil seçimlerinde AKP kaybetmezse tek parti dönemine döneriz ve istesek de bir daha diğer partileri göremeyiz.
Dolmuş hattı ve güzergahı ile ilgili yetkiyse tamamen Belediye bağlı ulaşım koordinasyon merkezinde
muhtarlar ancak halkın talebi olarak buraya müracaat edip isteklerini dilekçeyle bildirir fazla etkili olamaz.
Bu taleplerin bir kısmı kabul edilirken büyük bölümü ret edilmektedir.
Aşağıdaki linkten durumu inceleyebilirsiniz.
http://74.125.77.132/search?q=cache:EQs8r_TINGoJ:web.ego.gov.tr/filelib/ukome/2004/2004-5.doc+dolmu%C5%9F+g%C3%BCzergah&cd=10&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
Tarih: 25 Mart 2009 22:25 Ekleyen: Beğenme: 0
Bugün otobüsle yaşam kent tarafından geçtim bazı bölümlerde yoldaki asfalta asfalt demeye bin şahit ister. Asfalt yer yer Notredame'ın kamburu gibi kabarmış, kabartının etkisiyle çatlayıp ayrılan parçalar Arnavut kaldırımı taşları gibi bir görüntü almış.
Otobüsle geçerken bir yerde çift yönlü yolun bir bölümünü tamamen kapatacak şekilde bir yama çalışmasına rastladım.
Asfalt doğrudan toprağın yani hava yağmurlu olduğu için çamurun üzerine dökülüyordu. Bu şekilde yapılan bir asfalt Yaşamkente ne kadar hizmet verir bilemem zaten onlarda seçimlere kadar dayansın gerisi Allah kerim zihniyetiyle o asfaltı yamıyor ya.
Ben kanmasam, sen kanmasan, o kanmasa nasıl oy alır bunlar. İyi asfaltlar, iyi asfaltlanmalar.
Tarih: 25 Mart 2009 21:50 Ekleyen: Beğenme: 0
ZAMANLAMA…
Yaşar Nuri Hoca için özel servis mi var?
Yaşar Nuri Öztürk ne zaman iddialı bir şey yapsa başına bir şey getiriliyor. Hatırlayın Yaşar Hoca “Allah ile Aldatmak” diye bir kitap hazırladı. Kitap müthiş bir kabul görünce ansızın birden bir danışman sevgili haberi gündeme getirildi. Sanki birileri rafında beklettiği haberi kitap çok satmasın ve kitleyi etkilemesin diye imaj dezenformasyonunda kullandı. Aradan zaman geçti, konu unutuldu derken Yaşar Hoca birkaç gün önce “AKP’lilerin cenaze namazının kılınamayacağını” söyledi… O beyan büyük dalgalanmalara sebep olurken yeni bir haber yine manşetlere düştü… Düşünüyorum da bütün bunlar tesadüf mü, başka şey mi? Hoca ne zaman ses getiren bir şey yapsa başına bir şey geliyor!
Tarih: 24 Mart 2009 23:03 Ekleyen: Beğenme: 0
TAM İSABET…
Baykal’ın salvoları
Doğruya doğru, Deniz bey iyi hatip ve AKP’yi can evinden vuruyor. İşte Baykal’ın Erdoğan’ı çıldırtan salvolarının konu başlıkları: 1) İşsizlik, yoksulluk, kapanan fabrikalar. 2) AKP’nin ekonomik krize tedbir için ampülünün geç yandığını söylemesi. 3) Deniz Feneri yolsuzluğu ve yolsuzluğu yapanların AKP zirveleri ile olan irtibatı 4) Kredi kartı olayı ve Başbakan’ın kredi kartı borçluları için kullandığı “Dürüst değiller” ifadesini Sabah-atv satışı ile örneklendirmesi 5) Başbakan’ı protesto eden 13 yaşındaki çocukla, “Yeter artık biraz huzur ver” diyen hanım ve Deniz Feneri’ne isyan eden yaşlı teyze örneklerini sunması. 6) İsmet Paşa ve karne ile ekmek olayını iyi anlatması ve “Paşa, çocuklarına kuyumcu dükkânı açmadı” söylemi. 7) Yevmiye ve valiler aracılığıyla meydanların doldurulması ve seçim yardımları konusu.
Tarih: 24 Mart 2009 23:02 Ekleyen: Beğenme: 0
ben düşündüm taşındım muhtar oyumu özdemir marketin sahibine vericem adam dolmuş garantisi veriyo sizde düşünün......
Tarih: 24 Mart 2009 10:27 Ekleyen: Beğenme: 0
bugün ,pazar günü arkadaşlarımla beraber
ümitköyde bir pastahanede otururkrn Çayyolu Platformuna uygun olduğuna inanamadığım dergisiyle karşılaşdım. Zamanında CHP den çayyoluBelediyesi başkan adayadayımız ve çayyolu semt birimi sorumlusu olan sevgili arkadaşım Hakkı YİĞİT 'in platformun yayınorganında şimdiye kadar bir tek vesikalık resmi bile yayınlanmazken ; AKP yenimah. çayyolu semtbirimi temsilcisinin renkrenk , boydan resimlerinin yayınlanmasını ve kendisine methiyelerde bulunulmasını kınıyorum.
Tarih: 24 Mart 2009 10:22 Ekleyen: Beğenme: 0
23 Mart 2009 Emre Kongar
Pazar günü yerel seçimler için sandığa gidilecek.
İktidar, bu seçimlere olağanüstü bir önem veriyor:
YSK’nin koyduğu kurallara uymuyor…
YSK’nin yasaklarına aykırı davranan valilere Başbakan destek veriyor…
İstanbul gibi önemli merkezlerdeki muhalefet adaylarının karşısına bizzat Başbakan çıkıyor…
Sadaka dağıtımı, kuru gıda ve kömürden, nakit para desteğine ve beyaz eşyaya terfi ettirildi…
Ekonomik krizden söz edenlere hain sıfatı yakıştırılıyor…
Medya ve sermaye gibi çevrelerden gelen en ufak akılcı bir öneri, bir eleştiri bile derhal tepki görüyor…
Devam eden davalarla ilgili tutuklamalar ve gizli olan bilgilerin sızdırılması gündemi saptırıyor…
Başbakan, ana muhalefet partisi liderine karşı savcıları göreve çağırıyor…
Nedir acaba bu demokrasinin ve hukuk devletinin sınırlarını zorlayan aşırı telaşın nedeni?
Belki de Başbakan partisinin oyları artarsa “Bakın ben milletten yeni yetki aldım, milli irade benim, istediğimi yaparım” diyerek dayatmacı bir biçimde anayasayı değiştirecek, demokratik ve laik rejimi iyice budayacak…
Başbakan Erdoğan, Baykal’ı şahsen hedef alan bir kampanya sürdürüyor, onun üzerinden CHP adaylarına oy verilmesini önlemeye çalışıyor.
CHP’li seçmende parti yönetimine karşı ciddi bir hoşnutsuzluk var…
Parti içi demokrasinin olmayışı, partinin halktan kopuk kapalı bir yapı içinde çalışması ve art arda gelen seçim yenilgilerine karşın kendini yenileyememesi, CHP’li seçmenlerin Baykal’a fatura ettiği şikâyetler arasında…
İktidarın seçim kampanyasına koşut olarak, Baykal’a yönelik bir söylem geliştiriliyor:
“Baykal’dan kurtulmak için CHP’ye oy vermeyin. Parti dibe vursun ki, Baykal gitsin!” deniliyor…
CHP’li seçmen bu oyuna gelir mi bilmiyorum…
Fakat çevremde Baykal’ın liderliğini veya çarşaf ve Kuran kursu açılımlarını protesto etmek için sandığa gitmeyeceğini söyleyen pek çok CHP’li seçmen var…
Böyle diyenler çok basit bazı gerçekleri unutuyor:
1) Sandığa gitmeyen her muhalif oy, iktidara verilen bir oy demektir.
2) Zaten sosyal demokrat seçmenlerin en büyük zaafı hemen küsmesi, bununla da yetinmeyip kendi yandaşlarını cezalandırmak için karşıtlarına destek vermesidir.
3) Yerel seçimlerin genel seçimlerden bir farkı vardır; adayı destekleyip partiyi cezalandırmak olanağı sunar seçmene:
Destekledikleri partinin liderine kızgın olanlar oylarını adaya verip il genel meclisi için kullanmazlarsa adayın oyları partinin önüne geçer, lider ve parti cezalandırılmış olur.
4) Sandığa gitmeyen seçmen demokratik görevini yapmamış sayılır, kaçınılmaz olarak oy verenlere tabi olur.
Bu basit gerçekleri unutmayalım ve mutlaka sandığa gidelim, oyumuzu kullanalım.
Tarih: 24 Mart 2009 10:20 Ekleyen: Beğenme: 0
Balbay’ın Marifetleri
22 Mart 2009 Emre Kongar
Mustafa Balbay çok marifetli bir gazetecidir…
Bir yandan Cumhuriyet’in Ankara bürosunu yönetir…
Bir yandan günlük yazı yazar…
Bir yandan yurtiçinde ve yurtdışında seyahat eder…
Bir yandan araştırma ve inceleme yapar…
Bir yandan bu seyahatlerini, gözlemlerini, araştırma ve incelemelerini kitaplaştırır…
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Türkiye’nin dört bir tarafında konferanslar verir…
Üniversitelerde derslere girer…
Cumhuriyet’in Ankara bürosundaki küçük salonda sosyal ve kültürel etkinlikler organize eder…
Eskilerin deyişiyle “On parmağında on marifet vardır.”
Balbay o kadar marifetlidir ki, tutuklanması bile pek çok işe yaramıştır…
Önce tam seçim kampanyaları sırasında tutuklanarak gündemin birinci sırasına oturmuş, toplumu seçim gerginliğinden kurtarmıştır…
Bir süre sonra, kendisine ait olduğu ve özel yöntemlerle elde edildiği söylenen bazı bilgisayar notları medyaya sızdırılmış, böylece bir kez daha gündemin başına yerleşmiş, toplumu ekonomik krizin, yolsuzluk dosyalarının, haksızlık ve hukuksuzluk iddialarının bunaltıcı havasından iyice uzaklaştırmıştır…
Bu notları medyaya sızdırarak birkaç suçu aynı anda işleyenlerin kimler olduğu, Balbay sayesinde artık herkes tarafından bilinen devlet sırlarından biri ve bir adli vaka olarak tarihteki yerini almıştır…
Notların gerçek olup olmadığı, saptırılıp saptırılmadığı, suç unsuru ihtiva edip etmediği, mahkemelerde delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı soruları da Balbay’ın bir gazetecilik başarısı olarak ortaya koyduğu konular arasına girmiştir…
Balbay’ın başarıları, daha doğrusu marifetleri bunlarla da bitmemektedir…
Adına medya denilen bir alanda çalışan, kendilerine genel yayın yönetmeni, yazar, gazeteci, televizyoncu denilen pek çok kişinin; hem muhbir, hem polis, hem savcı, hem yargıç, hem de infaz memuru olarak aynı anda birden fazla görevi başarıyla yerine getiren çok yetenekli kişiler olduklarını ortaya çıkarmıştır…
Türkiye, Balbay sayesinde bugüne dek tele-vizyon ve gazete sandıkları birtakım kurumların, sadece güvenlik güçlerinin muhbirleri gibi çalıştıklarını değil, aynı zamanda gerçek mahkemelerden daha hızlı, daha cezalandırıcı yargılama yapan birer özel mahkeme olduğu gerçeğini de öğrenmiştir…
Her ne kadar medyanın bu özel ihbar hizmetlerinin ve özel yargılamalarının adil olduğu, hakka, hukuka, insan haklarına ve özgürlüklere pek riayet ettiği söylenemezse de hızları, keskinlikleri, acımasızlıkları, sonuca ulaşmaktaki kararlılıkları ve derhal infaz konusundaki başarıları göz kamaştırmaktadır…
Güvenlik güçlerinin muhbirleri ve mahkemeler gibi görev yapan değerli medya mensuplarımız büyük başarılarının sergilenmesine yol açtığı için Balbay’a şükran borçludur…
Balbay sayesinde unutulmayacak bir biçimde tarihteki mümtaz yerlerini aldılar…
Tarih: 22 Mart 2009 22:33 Ekleyen: Beğenme: 0