Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • EKİLİP SULANMAYAN AĞAÇLAR

       8.cadde İş Bankası  karşısındaki Hekimköy arsası etrafına çam fidanları dikildi.Geç kalınmış bir eylem de olsa sevindim.Her yeşeren ağaç oksijen hayat güzellik demek benim için.Ne var ki sadece ekildi ve bırakıldı,sulanmadığından mıdır,yoksa  arsa temizliği için en kestirme ve sakıncalı yol olan anız yakmadanmıdır,bu gün ağaçların kuruduğunu veya kavrulduğunu gördüm.Otlar simsiyahtı.Oysa o otlarla birlikte toprağın havalanmasını sağlayan hayvancıklar da yandı ,Çam dalları da.Orayı temizlemenin bir çok yolu var,hem ortalığı duman ve yanık kokusu kaplıyor,hemde toprağa ağaçlara zarar veriliyor.Ormnlarımızı da b öyle yakmıyormuyuz,kuşuyla kurduyla,en az 50 senede yeşerecek ağaçlarıyla.
         Buraya kadar hoş olmayan şeyleri yazdım.Bahsettiğim arsa kenarında bir beyefendi elindeki makasla yanmaktan kurtulmuş bir fidanın etrafındaki otları kesiyor,fidaın dibini kazıp sulayarak onu hayatta tutmaya çalışıyordu.BU hassasiyet çok duygulandırdı beni.8. cadde hekimköy arazisi kaldırımında bir elinde su bidonu bir beyefendiye saat 19-20 sıralarınd rastlarsanız hiç şaşırmayın.O üzerinde bir kaç yeşil yaprağı olan kurumaya yüz tutmuş bir fidana can vermek için zamanını ve emeğini ayırmış,dilerim ağacı tamamen yeşerir...
          Ekmek yetmiyor,sonunu getirmek ,sorumluluk sahibi olmak gerekiyor.Yüzlerce fidan dikiliyor her sene ve yüzlerce fidan bakımsızlıktan kuruyor.N e zaman kapımızın önüne bir tas su hayvanlar için,en yakınımızdaki ağaca yaşaması için bu yaşlı beyefendiyi örnek alacağız,o zaman medeniyetten bahsetmeye yüzümüz olacak.
    Tarih: 13 Ağustos 2009 00:52 Ekleyen:


  •                     GÜZEL  ve  ÇİRKİN

    Güzel ile çirkin birgün seyhan nehrinde eski barajda  yüzmeye gitmişler. Nehre varınca ikisi birden üstlerini çıkarıp suya atlamış.Bir müddet yüzdükten sonra çirkin sudan çıkmış, güzel yüzmeye devam etmiş. Çirkin suyun kenarına geldiğinde yerde duran kıyafetlere bakmış.. Bir kendi kıyafetine birde güzelin kıyafetine bakmış.. Hemen güzelin kıyafetini giyip ordan uzaklaşmış. Bir müddet sonra güzel sudan çıkmış, bakmış ki kıyafetleri yok. Yerde çirkinin kıyafetleri var. Çıplak dolaşamayacağı için çirkinin kıyafetini giymiş.İşte o günden beri,kadınlarla erkekler güzel ile çirkini ayırt edemezler.Yalnızca güzellik ve çirkinliği önceden bilenler ,kimin hangisi olduğunu tanırlar.Elbiseye aldanmazlar...


    GerçEK  : güzellikleri görmeniz dileğiyle...
    Tarih: 10 Ağustos 2009 21:17 Ekleyen:
  • Türkiye’de kitap okuma alışkanlığı yok denecek kadar az olduğu yetmezmiş gibi resmi raporlara göre bazı afrika ülkelerinin bile gerisindedir. BM insani gelişim raporunda kitap okuma sıralamasında, türkiye 86. sırada yer alıyor. ülkemizde ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada.günde ortalama 5 saat televizyon izlenen ülkemizde, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat vakit ayrılıyor. japonya'da toplumun yüzde 14'ü, amerika'da yüzde 12'si, ingiltere ve fransa'da yüzde 21'i düzenli kitap okurken, türkiye'de yalnızca on binde 1 kişi düzenli kitap okuyor. bir japon bir yılda ortalama 25, bir isviçreli 10, bir fransız 7, bir türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. türkiye'de, düzenli okuma alışkanlığına sahip sadece 70 bin kişi bulunuyor. rapora göre, türkiye'de bir kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın; bir norveçli 300, amerikalı 210, ingiliz ve japon 87 katını ayırıyor. kitap için norveçli 137, alman 122, belçikalı ve avustralyalı 100 dolar, güney koreli 39 dolar ayırıyor. dünya ortalaması 1,3 dolar iken, türkiye'de bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 dolar harcıyor. abd'de yılda 72 bin kitap basılırken, rusya'da 58 bin, japonya'da 42 bin, fransa'da 27 bin, Türkiye'de ise 7 bin kitap basılıyor. nüfusu 7 milyon olan azerbaycan'da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 71 milyon nüfuslu türkiye'de bu rakam 2-3 bin civarında kalıyor. türkiye'deki gazete okurlarının yüzde 85'i yalnızca spor ve magazin sayfalarını okuyor. türkiye'de öğrencilerin sadece yüzde 19'u, 25'ten fazla kitaba sahip.
    Tarih: 10 Ağustos 2009 21:17 Ekleyen:
  • Şikayetim yaratana  !


      Sitenin kuyu suyu bedeva diye bazı kat malikleri araçlarını otoparka çekip araçlarını hatta  3 aracını bile  deterjanla utanmadan  bir güzel yıkıyor.
    Hadi kuyu suyu ücretsiz  bedeva  ama deterjanlı sular  sitemizde çimlere ve ağaçların köklerine kadar akıp  doğayı mahvediyor
    Tarih: 10 Ağustos 2009 21:16 Ekleyen:
  • Kartallar Yüksek Uçar

    (Kısım 1)

    Dün akşam üzeri çayyolu’nda yaptığımız yürüyüşlerin birinden öylesine acıkmış döndük ki; annemin hazırladığı sofrada çatal-bıçaklar medeniyetten pek uzak manevralarla havada birbiriyle çarpıştı. :-)) Sevgili anneciğim de; “Aman aman Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Biraz zorda kalsanız birbirinizi de yersiniz siz.” diye serzenişte bulundu.”Gülüştük.

    Haksız sayılmaz ve gerçekten de Allah bize bunu deneyimleyecek kadar zor günler yaşatmasın.

    Sonra; bunları düşünürken; aklıma; 90’lı yıllarda moda olan ve bizim lokalde ! oynadığımız; birbirimize sorup vakit geçirdiğimiz bir bilmece oyunu geldi ve akşam balkonda kahvemizi yudumlarken ben de aile efradıyla bunu paylaştım. İyi vakit geçirdik. Sizlerle de paylaşmak istedik.

    Oyun şöyle başlıyor. Oyunu yöneten kişi bilmeceye giriş yapıyor ve sonra dinleyenlerden ona hikayeyi çözecek sorular sormalarını istiyor. Tek bir kural var; oyun kurucu sorulara sadece “evet” veya “hayır” diye cevap verebilir.

    Soru ise şu; “Bir adam yolda yürürken; bir restoranın  camında; üzerinde ‘Amerikan Kartalı gelmiştir.’ yazan bir tabela görür ve hemen restorandan içeri girer. Garsona bir porsiyon amerikan kartalı yemeği sipariş eder. Yemek gelir; yemekten bir lokma alır. Ve ölür. Ama neden?”

    Bu sorunun cevabı içinde aldatmaca-gülmece olan kısa bilmecelere benzemez. Dinleyicilerin çeşitli sorularla interaktif katılım sağlayarak çözebilecekleri ve üstelik pek de hüzünlü bir hikayesi vardır.

    (devamı altta -->)

    Tarih: 10 Ağustos 2009 21:08 Ekleyen:
  • Kartallar Yüksek Uçar

    (kısım-2)

    Cevap:

    Adam bir pilottur. Yıllar önce kendi özel uçağıyla sevgilisi ve en yakın erkek arkadaşıyla birlikte bir gezinti için havalanır. Uçak irtifa kaybederek ıssız bir adanın yakınlarında düşer. Adamın sevgilisi hemen ölür; adam ağır yaralıdır ve bilinci yerinde değildir; erkek arkadaşının durumu ise biraz daha iyidir. Erkek arkadaşı ağır yaralı haldeki esas adamı; yani pilotu sakin bir yere taşır; yaralarını sararak kanamayı durdurur. Fakat açlık baş gösterince çaresiz kalan erkek arkadaş; bir insanın belki de en aciz kaldığı anın çaresizliğiyle; uçak enkazından taşıdığı kurutulmuş birkaç malzeme ve adamın sevgilisinin etini kullanarak ıssız ada şartlarında yemek hazırlar ve hem kendini / hem pilotu bu yemekle besler. Birkaç gün sonra pilot kendine gelir. Kaza ve sevgilisinin ölümü onda şok etkisi yaratmıştır.

    Yedikleri yemeğin ne olduğunu sorduğunda arkadaşı; amerikan kartalı avladığını ve etinden yemek yaptığını söyler. Daha sonra pilot ve arkadaşı bir şekilde ıssız adadan kurtulur; hayatlarına devam ederler.

    Sonrası bilindik hikaye; adam yolda yürürken; bir restoranın  camında; üzerinde ‘Amerikan Kartalı gelmiştir.’ yazan bir tabela görür. “Yıllar önce benim hayatımı kurtaran şu kuşun etini bir daha tadayım bakalım” diye düşünür. Hemen restorandan içeri girer. Garsona bir porsiyon amerikan kartalı yemeği sipariş eder. Yemek gelir; yemekten bir lokma alır.

    VE O ANDA YEMİŞ OLDUĞU ETİN; YILLAR ÖNCE HAYATINI KURTARAN KUŞUN ETİ OLMADIĞININ FARKINA VARIR. KALP KRİZİ GEÇİREREK ÖLÜR.

    Tarih: 10 Ağustos 2009 21:08 Ekleyen:
  • L[af]la  peynir gemisi yürümez!



                              YEŞİL  AVm

    Gordion, Türkiye’de ilk Bream sertifikalı AVM olacak. Gordion, Türkiye’de, ilk yeşil AVM, ilk yeşil binalardan biri ve muhtemelen ilk Bream sertifikalı binalardan biri olacak.’’

    MIŞ  !!! MIŞ !!! MIŞ !!!
    ÇAYYOLU  TÜKETİCİLERİNİN GÖZÜNDE İSE
    KABA İNŞAATI DÖNEMİNDE BİLE  EN BASİT
    BİR ŞEY OLARAK
    KENDİ ŞANTİYESİNİN ÖNÜNÜ BİLE SULAMAKTAN  İMTİNA EDEN TOZLU KURULUŞ  ...

    Tarih: 09 Ağustos 2009 21:20 Ekleyen:



  •           KUYU İŞLEDMEK  LÜKS BİR İŞDİR

    2002 senesinde sitemizin yapılan genelkurul toplantısında büyük tartişmalardan sonra bahçenin sulanması için sondaj ve depo yapılmasna karar verildi.



    Şok oldum   !

    Yeni seçilen yönetici sitenin eskileriniden  birkaç kişiyide yanına alarak sitenin yeşil alanından bir bölümünü
    " burası su tutmuyor sulamaya gerek yok " diyerek otoparka çevirmiş.

    Tatilde olduğumuzu fırsat bilerek ...


    ÖRNEK BİR DAVA VARMIDIR Çaba derneğinin  ELİNDE EMSAL GÖSTERİLEBİLECEK  ? 

    ACİLYARDIM !!!  YARDIM !!!!  YARDIM !!!
    Tarih: 09 Ağustos 2009 21:20 Ekleyen:
  • yıılardır bu alemin içindeyim
    ne halk partisi döneminde nede demokrat parti döneminde sokaklara  kadar taşan çıplaklığa rast gelmemişdim...

        Siğara içme yasağından beri işletmede çalışan dans özler  iş kıyafetleriyle molalarda mekanın kapısına çıkıp cigara tellendiriyorlar ..

        Hadi şimdi mevsim yaz  ama önümüz kış  !!!
    Tarih: 09 Ağustos 2009 21:20 Ekleyen:
  • Ne kadar çOK çekirdek çitladiler  sinemada öff  öfff !
    Zaten  hangi şehirde bu kadar çok çekirdek fıstık dükkanı olabilir 
      Sosyolojik olarak sağlıklı bir analiz  yapıldığında  BİR ŞEHİDE BU KADAR çOK AYLak  bulunursa  koltuk mağazaları genişliklerinde çiğdem  dükkanları bulunur.

    Ordan burdan  ot gibi biten motorsikledlerde
    çapası
    Tarih: 09 Ağustos 2009 21:19 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!